26 Aralık 2024 Perşembe

Hanım Sahabelerimiz Serisi -4- Hz. Rümeysa bint Milhan Sabrın Edasıyla Teslimiyet


İslam tarihinin en güçlü ve en güzel örneklerinden biri olan Hz. Rümeysa bint Milhan, İslam’ın ilk yıllarında, müslümanların yaşadığı zorluklarla mücadele eden, inançları uğruna her türlü fedakârlığı göze almış bir kadındır. O, sadece cesaretiyle değil, aynı zamanda teslimiyetinin ve sabrının da simgesi olmuştur. Onun hayatı, müslüman kadınlara ilham veren bir hikaye olup, Allah’a tam bir teslimiyetin ne anlama geldiğini gösteren en değerli örneklerden biridir.

İslam’a İlk Adım

Hz. Rümeysa, Medine'nin saygın ailelerinden birine mensuptu. Annesi Hz. Ummu Haram bint Milhan, sahabîlerden olup, Peygamber Efendimiz’in (sav) yakınlarına da akraba idi. İslam’a ilk adımını atanlardan biri olarak, Peygamber Efendimiz’i (sav) Medine’de karşılayan sahabelerden biri oldu. Kendisinin de ilk İslam'ı kabul edenlerden olması, onun inanç yolundaki samimiyetinin göstergesidir.

Fedakârlık ve Teslimiyet

Hz. Rümeysa, İslam’ı kabul ettikten sonra, bir müslümanın ruhsal ve bedensel teslimiyetini en güzel şekilde sergilemeye başladı. O, yaşadığı zorluklara rağmen Allah’ın emirlerine itaat etmeyi bir görev bilmişti. Özellikle, Müslümanların Mekke’de zulme uğradığı, savaşların yaşandığı yıllarda, Hz. Rümeysa'nın yaşamı büyük bir teslimiyetin sembolüydü.

Bir kadın olarak, zaman zaman hayatta kalma mücadelesi verirken, bir anne olarak çocuklarına doğru yolu öğretmeye devam etti. Hem eşine hem de çocuklarına olan sevgisi ve bağlılığı, Allah’a ve Resûlüne duyduğu derin sevgiyle şekillenmişti. Rümeysa, her türlü zorluk karşısında Allah’a olan inancını yitirmedi, teslimiyetini hiç sorgulamadı. Onun hayatı, iman ve teslimiyetin bir arada nasıl yaşanabileceğine dair örnekler sunar.

Savaşlardaki Cesareti

Hz. Rümeysa’nın teslimiyetine, özellikle Uhud Savaşı’nda tanık oluruz. Uhud’da, kocası ve oğlu ile birlikte savaşan Rümeysa, savaşın zorlu koşullarında gösterdiği cesaretle adından söz ettirdi. Oğlunun şehit olduğunu öğrenince, acısını yüreğinde hissetti fakat teslimiyetini kaybetmedi. Bu acı, onun Allah’a olan bağlılığını güçlendirdi. “Bu, Allah’ın takdiridir,” diyerek teslimiyetini ve sabrını ortaya koydu.

Daha sonra, kocasının şehit olması haberi de Rümeysa'yı derinden sarstı ama yine de aynı şekilde teslimiyetini sürdürdü. Bir annenin, eşinin ve bir müslüman kadının gösterdiği en yüksek fedakârlığı sergileyen Hz. Rümeysa, her şeyin Allah’ın takdiri olduğuna inandı ve bu düşünceyi kalbine yerleştirdi.

Teslimiyetin En Güzel Örneği

Hz. Rümeysa bint Milhan, İslam’a olan bağlılığını ve teslimiyetini, tüm hayatı boyunca büyük bir sabır ve azimle yaşadı. Onun hayatı, bizlere Allah’ın rızasına ulaşmak için yalnızca güzel bir niyetin değil, aynı zamanda o niyeti sabır ve azimle gerçekleştirme kararlılığının önemini öğretiyor.

Teslimiyet, yalnızca dua etmekle ya da bedensel ibadetlerle sınırlı değildir. Gerçek teslimiyet, hayatın her anında, her durumda Allah’a güvenerek ve O’nun takdirine boyun eğerek yaşamakla mümkündür. Hz. Rümeysa bint Milhan’ın hayatı, tüm bu değerlerin bir arada yaşandığı, ilham veren bir örnek olmuştur.

Sonuç: Bir Kadının Gücü ve İnancı

Hz. Rümeysa’nın hayatı, müslüman kadınlar için bir modeldir. Onun teslimiyeti ve cesareti, sadece bir kadının değil, her bir müslümanın sahip olması gereken bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. İslam’ın ilk yıllarında, en zor zamanlarda bile, Hz. Rümeysa her durumda teslimiyetini ve inancını koruyarak, tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Bizler de onun örneğinden ilham alarak, zorluklarla karşılaştığımızda teslimiyetimizi ve sabrımızı elden bırakmamalıyız.

/Asfa Akmer


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Burak'a Uzanan Yol Serisi -2- Kilit Nokta Beğenme

"Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.” [1] Selam olsun Allah için seven ve Allah için buğzedenlere...