Kütüphanenin merdivenlerini miskin miskin indi.
Kahve içmeye gideceği yer çok uzak geldi gözüne. Sınava az kaldı, mecburum diye düşündü. Kahve içmeye mecburum. Dinç kalmaya, ders çalışmaya, okulu bitirmeye mecburum.
Kuru yapraklara bastıkça yükselen hışırtı hoşuna gitti. Sonbahar o kadar da kötü bir mevsim değildi aslında. Her sonbaharda ders çalışmak zorunda kalmasa sevebilirdi bile. Elini cebinden çıkardı, ısınmıştı. Yolu uzatıp havanın tadını çıkarmaya karar verdi. Sünnettir dedi, sağdaki yoldan yürüme kararı aldı.
Burası dar bir sokaktı. Kaldırım taşları bordonun tonlarında, duvarlar taba ve ağaç yaprakları sarıydı. Renk uyumu gözlerini kamaştırdı. Soldaki sıralı binalar çok katlı değildi, mülayim bir görüntü sergiliyorlardı. Burada ne güzel yaşanır diye geçirdi içinden.
Sokağın sonuna geldiğinde her yaştan insanın bulunduğu bir topluluğa rast geldi.
Topluluk ilginç gözüküyordu. Öyle ki yürümeyi bırakmış, yolun ortasında durmuş öylece onları seyrettiğini bir süre sonra fark etti.
Başta bir cenaze olduğunu düşündü. Bazı yüzler ağlamaklıydı. Bazılarının gözleri dolmuştu ancak yüzlerinde tebessüm de vardı.
Sonra acil bir durum olduğunu, birinin bayıldığını sandı. Fakat bu fikirden uzaklaşması da çok zaman almadı. Acele eden insanlar hızlı hızlı konuşup ellerindeki kağıtlara bakıyor, sonra gülümseyip bir asker edasıyla hızlı adımlarla uzaklaşıyorlardı.
Kendisi de fikrindeki tezatlığa şaşırsa da, şu anda burada bir kutlama olmalı diye düşündü. Zira gözlerinin içine ulaşan gülüşleriyle birbirine sarılan insanlar görüyordu.
Merakına yenik düştü ve köşede sindiği yerden mahcup adımlarla çıktı, insanların arasına karıştı. Yeşil gözlü bir kadınla göz göze geldi. Selam verdi.
Kadın onu yıllardır tanıyormuşçasına bir samimiyetle selamını aldı. Ardından “Hoş geldiniz,” dedi, “Gazze'ye destek amaçlı hazırladığımız el işi ürünlerimize göz atmak ister misiniz?”
Gülümsedi.
Tabii ya... Hüzün, umut, aksiyon, tebessüm, samimiyet... İslamdan başka nerede görülmüş bu denge?
Gözleri standdaki örgülerde gezinirken, arkada asılmış bir posteri görmesiyle kanı dondu. Bir adam ve elinde bir poşet, poşetten çıkan insan uzuvları. Evladının uzuvları.
Gözyaşları yanaklarını ıslatmaya başladığında sırtında bir el hissetti. Dönüp baktığında selam verdiği kadını gördü. İlgiyle gözlerine bakıyordu. Unutmayalım, dedi. Ne olursa olsun, dünya ne kadar güzel olursa olsun, bu babanın halini unutmayalım.
Zira bir vücut gibiydi Ümmet. Bir parçası zarar görse tamamı bundan etkilendirdi. Unutamazdık, izi kalırdı.
Kadına hüzünle gülümsedi. Unutmayalım, diye karşılık verdi. Ardından aldığı birkaç parçayı çantasına attı. Satıcının uzattığı broşüre baktı, sayıca fazlaydı. Niçin fazla olduğunu biliyordu. Gülümsedi ve hızlı adımlarla, elinde broşürlerle kahvecinin yolunu tuttu.
Kafede sakin ve sıcak bir hava vardı. Siparişini verdikten sonra bir masaya oturup beklemeye başladı. Az evvel yaşadığı bu etkili hatırlatma, çaba veren insanlar ve soykırımı yaşayan mümin kardeşleri aklından çıkmıyordu. Broşürleri masaya bıraktı. Henüz onları nasıl dağıtacağına karar verememişti. Aslında etkili olacaklarından da emin değildi.
Kahvesi hazır olunca ödemeyi yaptı ve dışarı çıktı. Biraz yürüdükten sonra masaya bıraktığı broşürleri unuttuğunu fark etti ve aceleyle geri döndü. İçeri girmeden gördüğü manzaraysa bir hayli şaşırtıcıydı.
Küçük bir kız masadan aldığı broşürleri annesi ve babasına verdi. Bugün aşina olduğu hüzünlü tebessüm onların da yüzünü aydınlattı. Kızlarına bir şeyler anlatmaya başladılar ve küçük kız merakla onları dinledi.
Dışarı vuran bu manzara kalbini yumuşattı. Gülümsedi yine. Dert edindiğin mesele her hareketinle sonuca varabilir, unutmakla bile... Yeter ki kalbim ve aklım aynı yönde, aynı derdin peşinde yürüsün, diye düşündü.
Kütüphaneye kendinden emin, hızlı adımlarla vardı.
Merdivenleri azimle çıktı.
Kahvesinden bir yudum aldı ve besmele çekti. Çalışacaktı, yalnızca Allah için. Sonucu ne olursa olsun... Uyku, vakit, para... Ne pahasına olursa olsun yolda olacaktı. Geçici dünya yurdunda hesabını tutacağı tek şey, ahirette nerede olacağıydı.
Bugün Gazze için, Doğu Türkistan için ve tüm Ümmet için nerede duruyor kimlerle beraberse, ahirette de o hal üzere olanlarla olmayı ümit ediyordu.
/Verâ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder