24 Mart 2021 Çarşamba

Çiçekten Köprüler Serisi -2- KARANFİL MEZARLIĞI

(Tahmini Okuma Süresi: 2 dakika 52 saniye :)

Çocuk kahkahalarının birbirine karıştığı, çatal tabak sesleriyle pazar olduğunu belli eden bir gündü. Yolda aylak aylak yürüyen kadını kimse fark etmiyordu, herkesin kendi saadeti vardı zira kendi dertleri, kendi dünyaları, alınacak kararları vardı. Kimsenin onunla ilgilenmesi mümkün değildi. Ama o ilgilenilsin istiyordu. Yapayalnızdı.

Elindeki kırmızı karanfile bir bakış attı. Boynu bükülmüştü, vazoya konulsa iyi olacaktı. Kadın kendine gülümsedi, bu çiçeğin saklanacak bir anısı vardıysa da ancak kurutulmaya layıktı. İçi kurumuştu son birkaç saatte çünkü.

 


İkindi güneşi içini ezerken, biraz soluklanmak için gölge bir yere oturuverdi. Olanları düşündü. Canı  çok sıkkındı, hele şu ikindi güneşi de sıkkınlığı katmerliyordu. Bir de susuzluk vardı ki...

Bu sabah, güneşin çok güzel olduğunu düşünmüştü oysa. Yeni gün ışıl ışıl gelmişti ona. Bahar geliyordu hem ruhuna hem memleketine. Hazırlanıp evden çıkmış, kararlaştırdıkları kafeye yol almaya başlamıştı. İçi kıpır kıpır, yüzü apaydınlıktı. Geçtiği dükkanlarda yansımasına bakıp kah şalını düzeltiyor kah kıyafetine çekidüzen veriyor, güzel olmaya özendikçe özeniyordu.

Sonunda mülayim kafeye geldi, burası bir ilk buluşma noktasıydı. İnternetten birkaç ay önce tanıştığı ve konuştuğu bir insanla ilk kez yüz yüze gelecekti. Bir klasik olarak beyefendi kırmızı karanfil taşıyacaktı. Kadın da onu görecek ve tanıyacaktı.

Beklenen oldu, kırmızı karanfil ben buradayım dedi, kadın masaya gitti, birkaç saat boyunca sohbet ettiler. Rahatsız olduğu bir şey vardı kadının ama neydi bilmiyordu. İzleniyor gibiydi ama kimsenin onlara baktığı da yoktu. İçine bir sıkıntı geldi çöreklendi. Tam o sırada beyefendi kadına kırmızı karanfili uzattı, "Sizde kalsın, ileride bakar bugünü hatırlarız belki." dedi. İşte o anda kadın anladı neyden rahatsız olduğunu, kim tarafından izlendiğini. Çok çok uzak bir hatıradan, yıllar evvelinden bir Hocanın söylediği cümle aklına geldi, "Şimdi Efendimiz Aleyhisselam benimle olsa bulunduğu ortamdan memnun olur muydu?"

Başından aşağıya kaynar sular döküldü, ben dedi içten içe, bir haramın peşindeyim. Saatlerdir konuşup durduğum adam, gözlerinin içine baktığım, namahrem değil gibi gülümsediğim insan, bana haram. Aylarca dedi, nasıl uyanmadım gafletten, neden anlamadım zinaya yaklaşmayın ayetini yok saydığımı?

Kadının gözlerini kocaman açıp karanfile dikmesi beyefendiyi şaşırttı. "Ne oldu?" diye sordu, "Bir daha konuşmak istemiyor musun yoksa?"

Kadın kendine geldi, karanfilden gözlerini çekti ama daha fazla harama bulaşmaya niyeti yoktu. Masaya bakarak konuştu. “Biz...” dedi nefeslendi. Cümleyi nasıl kuracağını bilemedi. Gözlerini kapayıp açtı, Allah’ı düşündü, onun için her şeyi karşısına alabileceğini, nefsini yenebileceğini biliyordu. Ahirette afiyette olacaksam dedi, cennet için savaşan mücahidlerle yarışmam gerek, benim imtihanımsa basit şimdi, hakkı tebliğ edip kalacağım dedi. Kendinden emin bir şekilde bir nefes daha aldı ve gözlerini karanfile odaklayıp konuşmaya başladı.

“Siz gelecekte bugünü hatırlamaktan bahsedince... geleceğimi düşündüm. Nasıl şekillendirmek istiyorsam öyle yaşamalıyım. Allah bu yaptığımız işten memnun değil, evlenmeye henüz niyetimiz yok, saatlerdir gereken sınırı korumaktan aciz bir şekilde konuşup duruyoruz. Allah zinaya yaklaşmayın buyuruyor, bizim yaptığımızınsa Allah için yuva kurmakla hiçbir alakası yok, sadece harama giriyoruz, emrinden uzaklaşıyoruz. Onlarca ama sayılabilir: ama namaza kaldırdık birbirimizi, ama kandilde mesaj attık... Gerek yok hiçbirine,  Allah böyle emretmiş. Bu böyle. Hakkım size helal olsun, siz de hakkınızı helal edin.”

Beyefendi şaşırdı. Karanfili masaya bıraktı. Ağzını açtı ama söyleyecek bir kelime dahi aklına gelmedi. Nefsine çok ağır gelse de kadının haklı olduğunu biliyordu. “Helal olsun.” diyebildi.

Akabinde kadın karanfili aldı ve kafeyi terk etti.

Derince bir iç çekti.

Uzun uzun yürümüş düşünmüştü. Sık sık gözleri dolmuştu.

Etrafına bakındı. Allah için yaptım, sevinmeliyim dedi.

Hatamın farkına vardım, şükretmeliyim dedi.

Hamd etti.

Karanfili kurutmaktan vazgeçti.

Tövbe edecekse, o karanfil de gitmeliydi. En başından beri her şeyi çekici gösteren oydu. Eski insanlar gibi olacak sanmıştı, saadeti bulacağına inanmıştı karanfil taşıyan bir beyefendiyle. Kadın ebedi saadeti istedi, karanfilden vazgeçti.

Kıyafetinin çamur olmasını umursamadan yere oturdu, minicik bir çukur kazdı. Bir karanfil girecek kadar. Sonra onu gömdü. Bu parkta artık bir karanfil mezarlığı vardı.

Ayağa kalktı ve üzerini çırptı, gülümsedi. Eve yol aldı, tövbe etmek ve günahlarını da mezara gömmek üzere zira kendisi de bir gün mezara girecekti, biliyordu.

 

/Verâ

1 yorum:

  1. Karanfil artık günahlardan sakınmayı hatırlatacak yüreğinize sağlık 💜

    YanıtlaSil

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...