27 Mart 2020 Cuma

Yol Açık Yola Çık Etkinliği -6- ÇOCUKLA AİLE İÇİ İLETİŞİM


#evdekaltürkiye hashtegi ile yürüttüğümüz "YOL AÇIK YOLA ÇIK" etkinliğimizde bu zor zamanların ailemizdeki stresini azaltmak niyetiyle "Çocukla Aile içi İletişimi" konu almak istedik biliyoruz ki #Hayatevesığar diyerek yol alıyoruz bugün...

Çocukların ebeveynlerle geçirdiği vakit çok değerli ve bir o kadar akılda kalıcıdır. Çocuğun hafızasında yer edinebilecek, öğretici ve eğlenceli vakitler geçirmeniz gelişimine katkı sağlayacaktır. Çocuğun işi oyun oynamaktır. Öğrenebileceği hayatın büyük kısmını o oyunlar üzerinden yürütür. Sürekli oyun oynayan bebeklik çağını yavaş yavaş atlatan çocukları birden oyundan kesemezsiniz. Çocuğun büyüdüğünü kabul ettirmeye zorlamak baskı etkisi yapacak ve kötü yönde etkileyecektir. Bıraktırmak yerine bu oyuna dahil olmayı öğrenmelisiniz.

Özellikle aile ile oynanan oyunlar çocuğun beyninde ekstra olumlu sonuçlar doğururken, mutluluğunu da iki kat artacaktır. Daha verimli dinleyecek ve bütün dikkatini size verecektir. Siz ona kulak verin ki, sizin dilediğiniz yerde de onun kulağı sizde olabilsin.

Çocukluğunuza dönüp baktığınızda neler hatırlıyorsunuz? Bazen annem-babam bana böyle bir şey yapmadı, diyerek geriye, çocukluğunuza hüzünle baktığınız olur mu?

Siz de gelecekte evlatlarınız tarafından böyle hatırlanmak istemiyorsanız; ibretli kıssalar anlatın, gerekli Kur’an eğitimlerini ve dinî-ahlâkî bilgileri zamanında onlara kazandırın, ilâhiler söyleyin; öğrenin, öğretin ve örnek olun ve mutlaka onlarla oynayın.

Oyun deyip geçmeyin, bizler için önemsiz gibi görünen birçok oyun çocuklar için ne kadar önemlidir. Önemli olan, iyilik ve güzelliklere, çocuklarımıza çok sevdikleri oyunlarla alışkanlık kazanmalarına yardımcı olmaktır. Her şey çocuklarımızın fizikî ve rûhî açıdan daha iyi gelişmeleri ve kişiliklerini, algılamalarını güçlendirmek içindir.
Çocukların aktifliği ve kıvrak zekâları karşısında çaresiz kalırız bazen. Oynayacak oyun bulamayız belki de. İşte böyle bir anda çocuğunuzu geliştirmek ve eğitmek adına birkaç oyun:

a) Bir kâğıt üzerine herhangi bir nesne çizmeye başlayın. Bir arabanın ön tamponu veya arka tekeri, bir evin merdivenleri, bir ağacın dalları, bir masanın ayakları gibi? Çizmeye başladığınız bu resmin ne olduğunu sorun, doğru cevabı alana kadar çizmeye, resmi tamamlamaya devam edin.

b) Çocuğunuza, çeşitli kitaplardan resimleri gösterip yeteri kadar bakmasını sağlayın. Sonra resmi kapatıp onunla ilgili sorular sorun. Resimde kaç hayvan vardı? Evin bahçesi var mıydı?

c) Çocuğunuza, sizi iyice incelemesini söyleyin. Sonra da onun görmeyeceği bir yerde görüntünüzde değişiklik yapın, yanına tekrar girip üzerinizdeki değişiklikleri sorun.

d) Bir masanın üstüne kitap, çatal, bozuk para vb. çeşitli nesneler koyun. Sonra çocuk, gözlerini kapatsın, siz de bu nesnelerden birini saklayın. Gözlerini açınca hangi nesnenin eksik olduğunu sorun.

e) Çocuğun bilebileceği meslekleri bir kâğıda yazıp yüksek sesle okuyun. Sonra da çocuğunuzun bu mesleklere ait davranışları canlandırmasını isteyin.

f) Evde oynanacak eğitici bir oyun da sözlükten kelime bulma oyunudur. Eğlenceli olması açısından ortaya ufak ödüller de konulabilir.

Unutulmaması gereken bir not ise; seçilen resimler olsun, dinlenen müzikler, seyredilen çizgi filimler ya da oynanan diğer oyunlar olsun, içerisinde asla müstehcen, çirkin, gayr-i ahlâkî unsurlar olmasın. O tertemiz ve berrak zihin ve gönüllere neleri nakşettiğimizin şuuruyla hareket etmekten geri kalmayalım.
Yavrularımız bizlere Rabbimiz’den bir nimet ve emanettir. Onları, sahibi bize nasıl emanet ettiyse o safiyetle muhafaza etmeye çalışalım. Allah’ım hatalarımızı affetsin ve bütün mü’minleri bu nimete kavuştursun!

Sevgi ve Dua ile bir sonraki etkinliğimizde görüşmek üzere HEKİMELİK YOLU Ailesi...

Kaynak: Özlenen Rehber Dergisi 50.Sayı

26 Mart 2020 Perşembe

Yol Açık Yola Çık Etkinliği -5- İRADE-İ MESELE İLE KAHVE MOLASI



Selamün Aleyküm,
#EvdeKalTürkiye hashtagi ile yaptığımız YOL AÇIK YOLA ÇIK etkinlik serüvenimizde bugün, perşembe orucu tutanlar için iftar tatlısı fikri
ve bu süreci anlamlandırmak adına bir kitap önerisi ile geldik.

Kitabımız Jules Payot’tan "İrade Terbiyesi".
Cemil Meriç "Bu Ülke"de:
“Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim.” diyor.
Karantina sürecinde tamamen evde olmamız hasebiyle irade göstermek noktasında sıkıntılar yaşadığımız bir dönemde bu kitabı konuşmamız yerinde olur diye düşündük.




İrade Terbiyesi 1894 yılında kaleme alınmış fakat modern insana tesiri olacağı kesin bir eser.
Zira insan her daim insan.
Kitap öncelikle meseleyi iradenin önemini ve terbiyesinin zorunluluğunu açıklıyor
ardından karşılaştığımız engelleri irdeliyor.
“Ne yani bana karşı ön yargıları olacak diye, onların sevgisini ve hayranlığını kazanacağım diye verimli çalışma mutluluğuna, sağlığıma, özgürlüğüme mi değişeceğim onları!”
“Zihin çabuk açılır, uyuşukluk aslında istektedir, zihinde değil.”
“Yetenek dışarıdan, tepeden inen bir şey değildir. Gelişim de dışarıdan içeriye doğru değil içeriden dışarıya doğru olur. Dış etkenler sadece bir aksesuardır. Belki de tahminimizden daha az yardımcı veya engel olur.”

En çok etkilendiğimiz ve yapılması en kolay fiiliyat ise düşünmek.
Tefekkürün irade terbiyesindeki yerini kitapta şu şekilde buluyoruz:
“Tefekkür eden aklın bakış açısı ise tam tersine tıpkı bir bal arısı gibi fikrini damla damla oluşturmaktır.”
Düşünmek kendine hâkim olmanın başıdır, kendini tanımanın ve dahası olayları anlamlandırmanın vazgeçilmez yanıdır. Rabbimiz (cc) sayısız ayette “Hiç düşünmez misiniz?” demiyor mu?

Uyuşuk olduğumuz zamanlarda, bahanelerle saatlerimizi harcarken aslında içerisinde olduğumuz bir hissiyattır ki, düşünce ve eylem üzerinde etkisi yadsınamaz.
Jules Payot bu meseleye şöyle bakıyor:
“Hayır, düşünce başlı başına bir güç değildir. Eğer o bilincimizde tek başına olsaydı bir güç olabilirdi. Fakat duygusal hallerle çatışma hâlinde olduğu için savaşırken ihtiyacı olan gücü yine duygulardan alması şart.”
“Ama şahsen ben bir fikre müdahale etmek, değiştirmek istediğim zaman işe bazı hareketlerimi hayal etmekle, kafamda tasarlamakla başlarım. Çünkü düşüncelerim üzerinde hâkimiyetim kaslarıma hükmedebilmekten geçiyor.”
Altını çizdiğimiz onlarca cümle, işaretlediğimiz çokça sayfa var lâkin hepsini burada paylaşamıyoruz. O hâlde sizi kitabımızla baş başa bırakıyor ve kahve saatiniz için brownie tarifine geçiyoruz.




Brownie İçin Malzemelerimiz
-1 adet yumurta
-125 gram tereyağı (oda ısısında)
-1 çay bardağı sıvı yağ
-1 çay bardağı pudra şekeri
-3 su bardağı un
-4 yemek kaşığı kakao
-1 paket vanilin
-1 paket kabartma tozu
Şerbeti için
-1 su bardağı şeker
-1 su bardağı su

Şerbeti yapmakla başlayalım.
Şekeri ve suyu tencereye koyduktan sonra kaynamasını bekleyin,
kaynadığında altını kısın ve 5 dakika sonra ocaktan alıp soğumaya bırakın.
Hamurumuz içinse,
öncelike sıvıları karıştırıp ardından katıları ekliyor ve güzelce yoğuruyoruz.
İstediğiniz büyüklükte alıp kurabiye şekline getirin ve ardından 180 derecedeki fırına veriyoruz. Kurabiyeler çatladığında fırından çıkarmalısınız. (Bizim fırınımızda bu 15 dakikaya tekabül ediyor.)
Kurabiyeleri çıkardığınızda 1-2 dakika ilk sıcağının geçmesi için bekleyin
ve ardından bir yemek kaşığı yardımıyla tüm kurabiyelerinizi şerbete batırın.
Soğuduğunda servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!

Sevgi ve Dua ile bir sonraki etkinliğimizde görüşmek üzere.
HEKİMELİK YOLU Ailesi

25 Mart 2020 Çarşamba

Yol Açık Yola Çık Etkinliği -4- TENCEREDE PAP SUFLE YAPIMI



TENCEREDE PAP SUFLE
Herkese hayırlı günler :)
#EvdeKalTürkiye hastagi ile Yol Açık Yola Çık Etkinliğinin yeni paylaşımıyla sizlerleyiz.
Evde kalmak zorunda olduğumuz bu günler ne kadar can sıkıntısıyla ün salsa da kimilerine nefsini muhasebeye çekmek için fırsattır.
Bizler de okul, sınavlar derken, vakti gelince bir evin hanımı olabileceğimizi unutmuşken
bu pandemi fırsatını bulduk.
Mutfağa da daha çok girer çıkar olduk. Ama modern çağ hızlıydı. İşimiz vaktimizden çoktu.
Bu yüzden her yaptığımızı daha hızlı, pratik, kolay yapma ihtiyacı hissettik.
Hamdolsun, bazı platformlar bu kaygımıza şifa vesilesi oluyor, örneğin Instagram gibi...
İstanbul Tıp Fakültesi 4. sınıftan arkadaşımızın ( @selonunmutfagii ) öğrenci evinde, öğrenci bütçesiyle, onun dar vaktinde kolay ve lezzetli sunumlar hazırlayabileceğine şahit olduk ve bizim de kanımız kaynadı, suflesini görünce iştahımız kabardı. (İsme tıklayabilirsiniz .:)



Onun da izniyle buyurun tarife:

Malzemeler:
- 2 YUMURTA
- 1 ÇAY BARDAĞI ŞEKER
- 1 ÇAY BARDAĞI YAĞ
- 1 ÇAY BARDAĞI SÜT
- 2 ÇAY BARDAĞI UN
- 1 PAKET KABARTMA TOZU
- 2 YEMEK KAŞIĞI KAKAO
- 1 PAKET ÇİKOLATA







Hazırlanışı:

Önce yumurta ile şekeri iyice çırpmak lazım.
Sonra sıvı malzemeleri, sonra yavaş yavaş unu dökerek iyice çırptık.
Unu son kez dökerken kabartma tozu ve en son kakaoyu koyarak çırptık.
( Kakaonun hamurun kabarmasını azaltacağına dair bir söylem var :)
Bu yüzden en son koymak gerektiği de anne tavsiyesi :)
Resimlerdeki çay fincanlarının yaklaşık yarısına gelecek şekilde hazırladığımız karışımı paylaştırdık. ( Bizimki 5 fincan aldı, Selcan Hocamızın 7 almıştı. Galiba yarım derken biraz kaçırdık :)
En son da her bardağın ortasına en az 2 parça çikolata koyarak tencereye yerleştirdik.
Önceden kaynamış suyumuzu bardakların yaklaşık yarısına kadar gelecek şekilde döktük.
Tenceremizin ağzını kapatarak 10 dakika kadar sonra
ocağımızı kapattık.



Pratik, Akışkan, Pufidik Suflenizi
afiyetle yiyiniz efendim.

İman, sabır ve şükür selameti için enerji
versin sizlere.
Denerseniz fotoğraflarınızı bekliyoruz.

Selam, sevgi ve dua ile kalın.

Bir sonraki etkinliklerde görüşmek üzere. HEKİMELİK YOLU Ailesi 🤗


23 Mart 2020 Pazartesi

Yol Açık Yola Çık Etkinliği -3- BOL MAYALANMIŞ TAZECİK EKMEKLER


#EvdekalTürkiye hashtagi ile "Yol Açık Yola Çık" etkinliğinde bugün ev yapımı çıtır mı çıtır, çok güzel bir tarif ile sizlerleyiz. Biz Hekimelik Yolu Ailesi olarak denedik, çok lezzetli bulduk.
Sizin de bu zor günlerde devletimize, milletimize ve tüm yaşlılarımıza destek olmak amacındayız. #evdekal'ıp canınız sıkılmasın diye böyle bir etkinlik ile karşınıza gelelim dedik.
Buyurun öyle ise geçelim mis kokulu köy tadındaki ekmeğimize.

Malzemeler:

-5 su bardağı(200 ml) un
-Aldığı kadar ılık su
-1 tatlı kaşığı tuz
-1 paket kuru maya
-Hamuru toparlamak için en son 1 yemek kaşığı zeytinyağ

Yapılışı:

Bir yoğurma kabına suyu, şekeri ve mayayı koyup karıştırın.
Yavaş yavaş unu ve tuzu ekleyip hamuru yoğurun.
En son ellerinize bir yemek kaşığı kadar zeytinyağı alıp toparlayın hamuru.
Üzerini kapatıp sıcak bir yerde, pişireceginiz kabın içinde mayalanmasını sağlayın.
Kabın içine koymadan önce kenarlara ve en alt tabana un serpin.
Bir bıçak ile tek derin bir çizik atın.
Önceden isıtılmış alt üst ayarda 250 derece fırında önce 20 dakika kapağı kapalı pişirin
sonra kapağını açıp fırını 200 dereceye düşürüp 15 dakikada üzeri kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun.

Sevgi ve dua ile bir sonraki etkinliğimizde görüşmek üzere...

Hekimelik Yolu Ailesi ❤️








21 Mart 2020 Cumartesi

Yol Açık Yola Çık Etkinliği -2- İLMEK İLMEK ÖRGÜLER

Selamun Aleykum🍓

#EvdeKalTürkiye hashtagi ile hala evde ne yapsam diye düşünüp duranlardansanız buyurun.

"YOL AÇIK YOLA ÇIK" etkinliğimizde bugün zamanımızı örgü örerek değerlendirelim dedik. Modellerimiz: bebek patiği ve saç bandanası. 🧶

Öncelikle patiğin bizdeki hikayesini anlatarak başlamak istiyoruz. Lisedeyken, en yakın arkadaşımızın bir kardeşi olmasını istediğini öğrenmiştik. Onun heyecanına ve gözlerindeki şefkate şahit olmuştuk.

Kısa bir süre sonra Allah nasip etti ve bir kız kardeşi oldu.
Fakat minik kızımız doğduğu sıralarda ablası tıp eğitimi için başka şehirdeydi. Ve onun derin hasretine şahit olmuştuk. Biz de bu hasretin bir parçasıydık artık. Bu hasreti bir hediye ile bi nebze de olsa gidermek istedik. Kolları sıvadık ve minik kızımıza patik örmeye başladık.
Süreç heyecan verici olduğu kadar zevkliydi de. Ve her şeyden güzeli ise patikleri verdiğimizde arkadaşımızın gözlerindeki hislere şahit olmaktı. Aynı şefkat ve aynı hasret...
Sevdiklerimizi mutlu etmek, onlarla hediyeleşmek maneviyatımıza yaptığımız güzel yatırımlardır.

Patiği nasıl yaptığımızı soracak olursanız, Youtube'da "Ören Hanım" kanalında "Karpuz Bebek Patik Yapımı" videosunu izleyerek 🤗 (İsme tıklayarak videoya ulaşabilirsiniz.)

Gelelim ikinci örgümüze!
Biraz daha basit olan düz örgü metoduyla kolayca saç bandanası da örebilirsiniz.
Bakmayın metod falan dediğimize...
İlmek atmayı dahi bilmiyorken birkaç örgü videosu yardımıyla genel teknikleri öğrendik.
Bandanayı nasıl ördüğümüzü kısaca anlatmak gerekirse;
1)16 ilmek atıyoruz.
2)Düz örgü metoduyla bandanayı kullanacak kişinin kafa çapına göre örgümüzü uzatıyoruz.
3)Yeterli uzunluğa geldiğinde ilmek eksiltme yöntemi ile son sırayı tamamlıyoruz.
4)Şişten çıkardığımız örgünün iki ucunu, bandanayı ördüğümüz iple dikiyoruz.
5) Bandananın üstünü dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz. Biz evde bulduğumuz eski ceket kemerini (oyalı kemer) kesip fiyonk şekline getirdik ve bandananın üzerine diktik. Süsleme için boncuk, farklı kumaşlar, yapay çiçekler gibi birçok malzemeyi kullanabiliriz.
6) El emeği göz nuru bandanamız hazır, güle güle kullanın 🥰



Sevgi ve Dua ile bir sonraki etkinliğimizde görüşmek üzere...
Allah'a emanet olun.
HEKİMELİK YOLU Ailesi 🌿




20 Mart 2020 Cuma

Yol Açık Yola Çık Etkinliği -1 - KÜÇÜK PRENS







#EvdeKalTürkiye hashtagi ile biz de "Yol Açık, Yola Çık" sloganıyla evde gerçekleştirdiğimiz etkinlikleri sizinle paylaşmak istedik.🤗




Küçük Prens (The Little Prince)'in kitabının okunması, filminin izlenmesi ve el işi etkinliklerinin yapımı önerisinde bulunuyoruz.
Biz çok sevdik ve içimizde uyandırdığı duygular çok güzeldi. Sizlerinde seveceğini umuyoruz. 🤗

"Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: 'Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?' diye sormazlar.
'Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?' diye sorarlar.
Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu.
Büyüklere: 'Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı.' derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler.
Onlara: 'Yüz bin franklık bir ev gördüm.' demeniz gerek. O zaman: 'Aman ne güzel!' diye bağırırlar.”




Küçük Prens bu cümleleri ile kafama bir tokmak misali vurup, hayallerime de yeniden filiz bırakan, altın saçlı, bazen uzun, bazen de kısa bir kahraman oluverdi. Öylesine samimiydi ki; bende onunla beraber çiçeğinin yanına, gezeginine gitmek istedim. Öylesine seviyor ve pozitif bakıyordu ki her şeye varın siz düşünün beni nasıl etkilediğini. Ama onun deyimi ile biz onun ufacık gezegenine sığmazmışız. Zaten sığsaydık da kesin oradaki güzellikleri de yok ederdik. Nasıl olsa bizler güzellikleri mahvetmeyi çok sever, kibri çok sever, inadı çok sever, yapmayı değil, yıkmayı çok severiz. Şöyle baktım da dilime gelenlere, ne kadar da kötü şeyler seviyoruz öyle değil mi?
 Halbuki küçük prens ne diyordu:
‌"Ama gözler kör. Yüreği ile bakmalı insan."

‌İşte bu söylenilen söz yeniden biz insanoğlunun içine işler ve yüreğimiz ile bakmayı denersek dünyaya, yaşama, tabiata, ailemize, çocuklarımıza, işimize ve daha nicesine bakmayı başarabilir isek, burada asıl bulunma sebebimizi öğrenmeye belki bir adım daha yaklaşırız. Belki kaybettiğimiz ümitler küçük prensin tohumları gibi güzelce büyür ve hepimizin evinde hiç solmayan dikenli gülleri olur. Ve bizde bir gün küçük prens gibi tüm çiçeklere bakıp sadece bizim olan gülümüzü sahiplenerek şu cümleleri kurarız:

“Çok güzelsiniz, ama boşsunuz benim için. İnsan sizin için ölemez. Doğru, gelip geçen biri için benim çiçeğimin sizden hiçbir farkı yok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli; çünkü suladığım, cam bir fanusun altına koyduğum, önüne siperlik yerleştirdiğim çiçek o. Çünkü tırtılları ben onun için öldürdüm. (Birkaç tanesini bıraktık, sonradan kelebek oldular.) Çünkü yakındığı, ya da övündüğü, ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinlediğim çiçeğim o benim. Çünkü o benim çiçeğim.”

1-Bize öğrettikleri havada kalmasın diye Küçük Prensimizi somutlaştırmaya ne dersiniz?
Bardak/Tabak Boyama:
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki bu iş hiçbir sanatsal beceri gerektirmiyor.
Kursa gitmenize gerek yok, ki bende gitmedim.
Serbest desen çizimi ile kolayca yapabilirsiniz ya da hiç beceriniz yok ise kopyalama tekniği ile kupa bardağınızı hazırlayabilirsiniz.
Şimdiden yaptıklarınızı görmek istediğimi belirteyim. :)
(İnstagram: HekimelikYolu) Mesajla ulaştırabilirsiniz, yayınlamaktan mutluluk duyarız.

Malzemeler:
-Düz porselen/seramik kupa ( ya da tabak, kase vs. bunu siz belirleyebilirsiniz.)
-Kağıt (Kopya çekmek isterseniz. :)
-Kalem
-Makas
-İstediğiniz renklerde porselen kalemi (ya da esatatli kalem)

Hazırlanışı:

İlk olarak bardağı veya tabağı güzelce yıkayıp kurumasını bekleyelim. Üzerinde herhangi bir leke veya toz olmamasına dikkat edelim. Daha sonra kağıt ile kopya usulü yapacak iseniz herhangi bir deseni çizin. Arkasına kopyalama kağıdını koyun ve resmin üstünden geçin. Daha sonra porselen kalemi ile bardağınızın üzerinden geçin. Tabi direkt kendiniz de çizim yapabilirsiniz. Beğenmediğiniz yerleri kolanya yada ıslak mendil yardımı ile silebilirsiniz.İstediğiniz renge, desene boyadığınız kupaları daha önceden 160 derece de ısıtılmış fırınınıza koyun. 250 derece de 30 dk pişirin. 24 saat kullanmayın. Ve hazır. :) desenlerde günler geçtikçe çok az da olsa silinmeler olur ise tekrar aynı yeri boyayıp pişirir iseniz hep yeni gibi kalacaktır.

‌Sevginiz daim olsun, sevgi ve dua ile bir sonraki ‌etkinliklerde görüşmek üzere...
Vesselam
HEKİMELİK YOLU Ailesi ❤️












18 Mart 2020 Çarşamba

Misafir Yazısı: SABIR VE ŞÜKÜR ZAMANI

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Değerli HekimelikYolu Takipçileri:

İçinizden değerli bir dostumun ricası üzerine gündeme dair bu yazıyı kaleme alıyorum.
Bizim değişmez gündemimiz Allah'ın kitabıdır bu yüzden gündemi de Allah'ın kitabından okumak lazım. Bakara suresi 152. ayette Rabbimiz şöyle buyurur "Beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin ve nankörlük etmeyin." Kendisini ananı anar mı Rabbimiz? Evet, hem kendisi anar hem de hükmü kıyamete kadar sürecek bir kitapta bizi daima bizden sonraki nesillere hatırlatır.
Yüzyıllar önce yaşamış İbrahim Aleyhisselam'ı "Kitapta İbrahim'i de an..." dediği gibi. Ondan daha önce yaşamış olan Nuh Aleyhisselam için hakeza...
Yani sadece Kendisinin Yüce Zatı anmakla kalmaz müminlerin de gündeminden çıkarttırmaz onları.

Peki Allah'ı anma nimetine eren ne yapmalı?
Tabii ki şükretmeli! Ayetin devamı böyle gelir. "Beni anın ki ben de sizi anayım bana şükredin ve sakın nankörlük etmeyin."
Peki nelere şükredelim? Şükür etmemiz gerekenleri saymaya kalktığımız takdirde mümkün değil bitiremeyeceğimiz için ben tek cümle söyleyeyim: "O'NU ANABİLDİĞİMİZ İÇİN ŞÜKREDELİM." Bizi muhatap aldığı için şükredelim.
Hz. Davud as'ın dediği gibi: "Allah'ım sana şükredeyim. Şükredeyim de verdiğin şükür nimetine nasıl şükür edeyim?" diyerek şükredelim.
Fakat sakın hayatımda şükredecek ne var ki diyerek nankörlük etmeyelim. Bu soruyu soracak dilin aklın ve bu soru ağzından çıkıncaya kadar senin için çalışan tüm organlarını gözünün önüne getir o zaman şükredecek ne çok şeyin olduğunuzu anlarsınız.

Ve bu uzun girişten sonra yani gerçek gündemimizin ne olması gerektiğini öğrenip bir sonraki ayete bakınca aslında hayatımızın bir bakıma iki eylem arasında gidip gelmesi gerektiğini görüyoruz: ŞÜKRETMEK ve SABRETMEK. Bu iki halden birini o anda mutlaka yaşıyor olmalıyız.
İnsan ya şükredecek ya sabredecek bir hal ile karşı karşıyadır.

Ve bir sonraki ayet: " Ey iman edenler SABIRLA ve NAMAZLA Allah'tan yardım isteyin ve Allah SABREDENLERLE beraberdir." Şükür emrinden sonra sabır emrinin gelmesi dikkat çekici öyle değil mi? İkisinin bu kadar peş peşe olması... Hz Ömer radıyallahu anh: "SABIR ve ŞÜKÜR benim iki bineğimdir. Her iki halde de 'Allah için olduktan sonra' hangisine bindiğime aldırış etmem" der. Aslında bu ifade ile yukarıda da söylediğimiz gibi hayatımız bu iki kelime arasında gidip gelmekte diyebiliriz. Her ikisini de Allah için yapabilmeyi öğrenir ve yine her iki halinde Allah'tan geldiğini bilir ona göre şekil alırsak bizim zarar hanemiz olmayacaktır. Her sevgi her iddia ispat ister, sabredilecek haller işte tam da bu ispatın zamanıdır. Bu hali bir ceza olarak görmeyip bir sınavdayım ve bana diğerlerinden farklı olarak yapabileceğimi bildiği için seviyemi yükseltmek için zor bir soru soruldu diye düşünmek lazım belki de... Siz olsaydınız ilkokul çocuğuna üniversite sorusu sorar mıydınız? Soruyu sormak kadar sorduğumuz insanın çapını bilmek de önemli, değil mi?
İşte Rabbimiz biliyor çaplarımızı. Ve derecelerimizi yükseltmek için iman ve kulluk söylemimizin kuru bir iddiadan ibaret olmadığını gösterebilmemiz için bazen şükredilecek nimetlerle bazen sabır edilecek hallerle sınıyor bizi. Onun için 2020 girdiğinden beri başımıza gelen bu haller nedir diye sormak yerine ya da 2020 yılına uğursuzluk atfetmek yerine belki de bunca rahatlığın arasında neler öğrendiğimizin ve öğrendiklerimizle neler yapacağımızın ispatı olmak üzere derecemizi yükseltecek zor sorular vaktidir diye düşünmek lazım. Tıpkı Hz. Yusuf'un hayatındaki önce 7 bolluk (şükür) yılı sonra 7 kıtlık (sabır) yılı daha sonra ise ürünleri devşirecek mutluluk yıllarının gelişi gibi.

Önce şükredecek nimetler gelir sonra bizim bu nimetlere verdiğimiz karşılıklar...
Hepimiz gözden geçirelim bakalım bolluk (şükür) yıllarımızda neler yaptık o yıllarımızdan kıtlık (sabır) yıllarımıza neler hazırladık ?

Afiyet dileklerimle
Selametle kalın.
Hakk'tan Bilen

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...