3 Haziran 2020 Çarşamba

İçimizdeki İnciler -6- HAYATTAN KARELER



Bugün dışardan ekmek yok. Nisa, akşamdan annesinin hazırladığı hamuru pişirmek için şekil verme çabasında. Şu aralar sürekli evde olunca iki üç günde bir ekmeği evde yapıyorlar. Kahvaltı hazırlıkları tamam. Saat 10:30, nadiren 11. Kahvaltı için geç ama klasik hafta sonu düzeni. Tek farkı artık hafta içi hafta sonu kavramı karışmış olması. Her gün aynı gün olmuş durumda.
Kahvaltı sonrasında namaz molası. Ardından öğlene kadar kitap okuma vakti. Dönem kapanmıştı. Sınavlar yazın inşaAllah ama yaza daha çok var. Bir anda düştüğü tatil moduna alışmadı Nisa. Sınavını ds veremeden geldi memlekete, tıpkı diğer öğrenciler gibi. Olmuş olan, olacaklar arasında en hayırlısıdır, dedi, yoluna baktı.
Öğle namazından sonra yine kitaplar... Rutinde böyleydi ama bu sefer kitap okumaya başlamadı. Dışarısı dikkatini çekti. Aldı eline kalemi, başladı yazmaya.
Bomboş sokaklar... Bize ait olmadığını haykırıyor dünya. Evindesin ama izin yok her zaman çıktığın caddeye. Paran var, rahatça gezemiyorsun. En uzun gezi bir odadan diğerine oluyor. Suç işleyemiyor kötü niyetliler, ortada canını yakabileceği insan yok.
Nisa belki daha önce bu kadar süre evden çıkmamıştır ama şu yasak olayı yok mu, insana onu kırmak ayrı cazip geliyor. Yasak demeseler belki kendi isteği ile evden çıkmayacak Nisa. Ev güvenli, ev rahat. Ama insan sosyal bir varlık , çabuk sıkılan bir varlık. Yenilik, farklılık istiyor. Kısır döngüleri genelde kendi yapsa da hayatında, bu sefer döngüyü kırmak istiyor. Ama sabır gerek üstadım. Şimdilik heybemizde sabrımız var sadece. Bir de tövbemiz olsun. Zira dünya kendi kendine çığrından çıkmadı ya! Vakit sorgulama vakti aynı zamanda; bu gidiş nereye?
Bu süreç içinde bir konuyu iyice anlamış olduk. Prof. Dr. Orhan Çeker çok güzel özetliyor konuyu: " Bu arada öğrenmiş olduk ku insanımız eve kapanamıyor veya eve kapanamak ona çok zor geliyor. Bu da şunu gösteriyor: kitap okumaya, sakin bir köşede ibadet etmeye, zikre ve tefekküre alışkın değiliz. İnsan, yanında abdest suyu, seccadesi, tesbihi, okuyacağı 'faydalı kitabı' varsa niçin bir yere kapanamasın ve canı sıkılsın ki? Furkan suresi son ayet aklıma geldi. İnsan ibadeti vesilesi ile Rabbi katında değer kazanır. Manzara iç açıcı değil. Daha fazla gayret lazım."  İşimiz gücümüz yok. Ev içinde internet, kitap, seccade elimizde ama biz kapanamıyoruz evlerimize. Fark ettik mi insan kendisi ile vakit geçirmeyi tam manasıyla bilmezmiş. Bu süreç öğrenmeye vesile olur inşaAllah.
Bu süreçte başka ne anladık? Bize ait değilmiş dünya. Asıl sahibinin belki de zoruna gitmiş yaptıklarımız, mülkünden faydalanmamıza bir süre izin vermemiş. Gezemiyor, sevdiklerimizi göremiyor, alışveriş yapamıyoruz rahatça. Mülk bizim değilmiş demek ki.
Yazmaya ara verdi Nisa. Zira evde işler bitmezdi :) Annesine ufak yardımlardan sonra tekrar kitap okumaya koyuldu. Bir an önce derse başlayacağını umuyordu. Bu düşünceler içinde tekrar kitaba gömüldü. 2 güne bir kitap biter mi? Günde bir kitap bile biter karanitanada :) Yaşasın kitap kurtları!
Kitaplar güzel iyi hoştu ama şu aralar Nisa'nın aklına takılan bir konu vardı. Bir süredir zihnini kurcalayan... Taha Kılınç'ın Kırmadan incitmeden kitabında yazan bir kesit: " Allah beni hangi boşluğu doldurmam ve ne yapmam için gönderdi acaba dünyaya? Bütün mesele, bu sorunun cevabını bulabilmek. Sadece ve sadece bunu bulmak için yaşıyoruz aslında. Fark edebilirsek." Arayış içinde olmalıydı insanoğlu. Acana bu dünyaya ne yapmak için gönderildi? Kabiliyetleri neler? Neyde en iyi? Şuanki bulunduğu konum ne ve nereye gidiyor, nereye gitmeli? Hepsi de önemli sorular. Nisan'nın bu soruları cevaplandırmak için zamana ihtiyacı vardı. Karantina bunun için iyi bir fırsat oldu. Kendini tanımaya, kabiliyetlerini keşfetmeye ve ailesini daha yakından tanımaya :))
Zaman akıp gidiyor. 20 yaşındn sonra daha iyi idrak etmeye başladı Nisa. Hayatının en verimli çağları 20-30' lu yaşlar. 21 yaşında şuan. Yakında 22 olacak Allah ömür verirse. Ama elle tutulur bir şeyler yapamamıştı. Sonuçtan değil elbet seferden sorumluyuz. Lakin ciddi seferlere de çıkamamıştı. Evet 22 yaşında sayılır artık. Daha önceden ciddi seferlere çıkanlar oldu ama hiçbir şey için geç sayılmaz değil mi? Biz uyanabilmeyi başardığımız sürece...
İkindi vakti oldu. İkindi namazı, ardından akşam yemeği hazırlığı beklerdi Nisa'yı. O işlerine baksın biz duayla sırlayalım yazıyı. Serdar Tuncer'den: " Ya Rabbi, bir dert varmış, o derdi verirsen dermanın ta kendisi oluyormuş. Beni o dertle dertlendir. O dert sahipleri ile buluştur."  Selametle.
                                                                        Müberra

4 yorum:

  1. Uyandığımız sürece... Allah gözlerimizi O’nun yolunda açmayı nasip etsin. Ellerinize sağlık ❣️

    YanıtlaSil
  2. Amin kardeşim. O'nun adıyla uyuyup O'nun adıyla uyanmayı, O'nun adıyla yaşayıp O'nun adıyla ölmeyi nasip etsin... Ben de Ömer Karaoğlu ndan bir cümle ekleyeyim O halde "adıiçin yaşamak"

    YanıtlaSil
  3. Amin... Siz var olun, ekleyin, değer katın e mi? :)

    YanıtlaSil

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...