16 Mayıs 2020 Cumartesi

ANNELİK SANATI -2- Lohusalık Dönemi


Güzel hanımlara, emanetlerine en iyi şekilde bakmaya çaba sarf eden, o yetenekli hanımlara selam olsun. ‌
Serinin ilk yazısı bir hap niteliği taşımıştı. Bu yazımızın lohusalık ve bu durumun getirmiş olduğu problemleri, depresyon ile geçirilen krizleri kapsamasını ümit ediyorum. (Bu karmaşık durumu daha bir çok kelime ile ifade edebileceğinizden eminim.) Konuya giriş yapmadan önce şunu bilin istiyorum, benim de bir oğlum var ve inanın yazdığım şeylerin neredeyse hepsini yaşadım. Bu bana büyük yıkımlar, problemler, ağlamalı sabahlara mal olmuş olsa da elhamdülillah şuan iyiyim. Oğluma elimden gelen en güzel şekilde bakmaya çabalıyorum.

Unutmamamız gereken en önemli şey ise o emanet... Biz de  emanetçiyiz. Çünkü doğum gibi bir mucizeye şahitlik ederken bizlere yeni bir "can" emanet edilir. Bu durum aslında ne kadar acı vermiş ve yorgunluğu beraberinde getirmiş olsa da sonrasındaki duygu dolu anlar, kokusunu içine çektiğiniz o dakikalar, hem sizin hem de o minik misafiriniz için ilk, tatlı, huzurlu ve paha biçilemez anlarını barındırır.

Hastane serüveninden sonra her şey yolunda ise sizi bi kaç ay sürecek olan yorgunluk, yoğunluk ve alışma süreci bekler. İnsanlar lohusalık dönemini annenin dinlenmesi olarak nitelendirmiş olsa da bu dönem aslında anne ile bebeğinin birbirine alışma evresidir. Tabi bu evrede aslında siz lohusa hanımların stresten uzak olması gerekirken, hiç duymadığı şeyleri işitir, hiç problem yaşamadığınız kişilerle dahi sıkıntı içine girebilirsiniz. Hatta verdiğiniz tepkilerle ve davranışlarınızla kalp bile kırabilirsiniz. Tabi ki kalp kırmak en son isteyeceğimiz şey, bu yüzden mümkün olduğunca sakin kalıp karşımızdaki insanlara en güzel şekilde tavrımızı koymamız gerekir. Çünkü unutulmamalıdır ki kalp kırmak yetmiş defa Kabe'yi yıkmak demektir. Bu sorunları kolayca aşıp o küçük yavrucağa odaklanmaya özen gösterin. Emin olun ki o minik insanın dünya üzerinde en çok size ihtiyacı var.

Şimdi sizlere genelde ne duyabileceğinizi, nasıl cevap verebileceğinizi anlatarak bir kaç küçük tavsiye sunmak istiyorum.

‌NOT: HER ŞEYDEN ÖNCE STRESTEN UZAK DURUN. BU SİZİN VE BEBEĞİNİZİN SAĞLIKLI OLUP RAHAT BÜYÜMESİ İÇİN  YAPACAĞINIZ EN ÖNEMLİ İYİLİKLERDEN OLSUN.

‌1. soru(n): Sütün mü yok? Sütü yetmiyor galiba vah vah...

‌Sizin cevabınız: Doktor ile görüştük, sütümün yeterli olduğunu ve bebeğin gelişiminin iyi olduğunu söylediler.

Bitti! Hepsi bu kadar. Bu cümleyi kurabilmeniz bile emin olun ki, sizi soruyu soranlardan biraz da olsa uzak tutacaktır. Neden mi? Çünkü bu soru piyango sorudur. Kesinlikle duyarsınız. Halbuki doğum sonrası sütten dolayı memeler taşlaşmıştır, hatta gergin olmasından dolayı çocuklar emmekte güçlük çeker. Size bir pompa ile sütünüzü sağmanız gerektiğini ise çoğu kişi söylemez. Sadece kırılabileğinizi düşünemeden sütun yok mu diye sorarlar. Halbuki bu dönemde anne için meme pompası çok iyi bir rahatlama aracıdır. Tatlı sözler söylemek yada eşinize, onun desteğine ihtiyacınız olduğunu dile getirmek, bebeğinize sarılmak bile stresten sizi uzaklaştırabilen harika moral kaynaklarıdır.

Bununla birlikte sütünüz artsın diye: 'Şunu ye! Bunu ye!' diyen insanlar da olur. Halbuki tecrübeyle sabittir: En güzel sütü, bol su içen ve stressiz anne yapar. Unutmayın süt sadece bir beslenme aracı değildir. Çocuklar ilk 4-5 dakikada doymak  için, geriye kalan süre de ise sizinle duygu alışverişi yapmak için emerler.

Size bol su içmenin haricinde işe yarar bir liste sunmak istiyorum. Hem kendi Çocuk Uzmanımın tavsiyesidir hem de bizzat uygulayıp fayda gördüğüm tekniklerdir. Kocakarı teknikleri :)

‌-Gaz probleminizi en aza indirmek istiyor iseniz yazın doğum yapmış olsanız bile çorap giyin ve buna ilk 3 ay çok dikkat edin.

- Maden suları dahil gazlı içecekler içmeyin.

-Çok tuzlu, acı yemeyin. Ben yedim ve inanın sabaha kadar ne sütümü emdi ne de uyudu. Tabi açlıktan ağlayıp durdu.

-İlk on gün üzüm pekmezi muhakkak yenmeli. Hem çok güzel süt yapar hem de çocuğunuzun sarılık geçirme riskini azaltır.

-Beyaz (tatlı) soğan yiyin.

-Her gün kendinize ilk kalktığınızda kimyon, rezene, anason çayı yapın ve tüketin. Kimyon gazı için, rezene hem gazı için hem süt arttırmak için, anason gaz sancıları için çok güzeldir. Hatta kimyon yağı alın, günde 2-3 kere bebeğinizin topuğuna sürün ve çorap giydirin. Çok rahatlatan bir uygulamadır.


2. soru: Aaaa... Bakar mısın şu çocuğun yüzüne! Sarılık mı oldu acaba?

Sizin cevabınız: Bebeklerde fizyolojik sarılık olur. İyi beslenemeyen bebeklerde hastalık anlamında sarılık olur. Doktorumuz iyi beslendiğini söyledi, yani bu kendiliğinden geçecek olan bi sarılık inşallah.

Belki bir anne hassasiyetiyle yaklaşıp çocuğumuzu önemsediğini düşünerek bunu sorsalar da, anneyi üzen bir sorudur. Sarılık kelimesini defalarca ben de işittim. Hem de en yakınlarımdan... :(
Doktor hiçbir sorun olmadığını söylemiş olmasına rağmen ısrarla sorulmuştur. Öğün niyetine bu soruyu yemişimdir. Kahvaltıda, öğlen yemeğinde, akşam çay içerken... 'Allah'ım sabır ver. ' diye diye tam dört gün geçirmiştim. Sonunda eşim devreye girip, durumu yakınlarımıza izah etmişti.

Beslenmesi adına lütfen şu bilgileri de unutmayın. Normalde ilk on gün çocuğu, vaktinin çoğunu uyuyarak geçirir. Çünkü Yaradan büyüme hormonunu uykudayken en iyi salgılanacak şekilde yaratmış. Size düşen çocuğunuzu 2 ay boyunca 2-3 saatte bir uyandırıp emzirmek. İkinci aydan sonra bu saat aralığı 3-4 saati bulabilir. Zaten yenidoğan bir bebek en fazla 2 saat uyuyabildiği için sık sık uyanıp süt emmek isteyecektir. Bu hem aranızdaki bağı kuvvetlendirmek için hem de onun gelişimini hızlandırmak için gerekli olan bir yoldur. Ne kadar çok ve güzel emer ise yani doyarsa çocuğun hastalık boyutunda sarılık olma riski o kadar azalır. Siz de su içip, pekmez yemeyi ihmal etmeyin yeter ki.

3. soru: Bıraksan ya, bir köşede kalsın? Her ağladığında eline alma! Bu defa sürekli kucak ister.
Sizin cevabınız: Sonuçta ben onun annesiyim. Sürekli kucak isteyebilir. Bu benim için problem değil.

Bu nasıl bir eşref-i mahlukat büyütme ahlakıdır? Sorarım size. Madem ağladığında onun yanında olmayıp saramayacaksam neden onca sıkıntıya katlanıp aylarca sağlıklı gelmesi için dua ettim? Yavrumu koklayıp sakinleştiremeyeceksem neden o bana emanet edildi? Bunlar dile gelince ses çıkmıyor değil mi? Bunları anımsadıktan sonra artık karşıdaki her ne diyor ise boş verin. Ona sarılın. O sizin en kıymetliniz. O size verilmiş en güzel hediye. Cenab-ı Hak seni bu dönemde namazdan dahi muaf tutmuş. Düşünsenize... Namaz dinin direğidir. Ama dinimiz sanki şöyle sesleniyor biz annelere: "Sana gönderdiğim emanet çok kıymetli. Onu sırf birileri istiyor diye, temizlik uğruna, ya da farklı bir amaç uğruna ihmal etme. Çünkü farz olan namazdan bile sen muafsın. Bunu emanetine daha iyi alışmak ve bakmak için kullan."

Bu ne demek farkında mıyız? Saçma bir mantığa dayanarak hiç kimse bebeğini ağlatamaz, ağlarken 'alışsın' diye kendi haline bırakamaz. Kokuna alışsın diye kendinden uzak tutamaz. Hem zaten bebeğin ağlatılmamasında bile çok hikmetler vardır. Rahmet Peygamberi Resullah (sav) imamlık yaparken bile, çocuğun ağlama sesinden dolayı yavaş kılınan namazı daha hızlı kılarak bitirmiştir. Varın siz düşünün artık. Sizdeki can nasıl kıymetli.

Demem o ki, gece bile sizi her uyandırdığında da yetmiş tane köleyi azad etmiş kadar sevap yazılmasına vesile olan bu yavrucak nasıl ağlatılır? Nasıl umursanmaz? Şu an bu satırları okuyan güzel insan, iyi düşün, umutlu düşün. Çünkü bu emaneti yetiştirmek sana ve eşine vazife kılındı. Zırhını giy üstüne ve sana emanet edilmiş tatlılığa git bir bak. Uyanık ise onu öp. Çünkü hiç kimse doğacağı aileyi, ülkeyi, anne ve babasını seçemez. O size bir hediye olarak geldi. Kıymetini bilip o şekilde hayatınızı devam ettirmenizi  önemle rica ediyorum. Kendinizi ve çocuğunuzu sevin. Çünkü bunu sizden daha iyi hiç kimse yapamayacaktır.

Sevgi ile dua ile kalın.
Allah'a emanet olun.

/Hüma Asaf

6 yorum:

  1. Muhteşem :) özellikle insan yetiştirme adına namazdan dahi muaf olmak çok önemli bir ayrıntı. Allah evladınızı size bağışlasın. Bizlere de Allah'ın razı olduğu, onların da Allah'tan razı olduğu hayırlı evlatlara yetiştirmeyi ihsan etsin

    YanıtlaSil
  2. Oysa evlat yetiştirmek sevgi ile olur değil mi? Rabbimiz de onunla ilgilenmemizi istiyor, sırf bunun için namazdan muaf tutuyor ya... Çok güzel bir yazaydı, teşekkür ederiz. 💜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgi öyle sırlı ki... Bizler teşekkür ederiz buralara kadar gelip okuduğunuz için :)

      Sil
  3. Tam da bir yeğenim doğduğu hafta annesinin böyle bir yazıya ihtiyacı varken geldi. Teşekkürler şimdi annesine gönderiyorum okuması için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle güzel tevafuklar bizi motive ediyor :) Hayırlı olsun :) Umarız faydasını görürsünüz.

      Sil

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...