Her
an hayat örgüsüne bir ilmek atıyoruz. Bazen oluyor ki düğümleniyoruz, şekli
kaçıyor örgünün. Kimi zaman
da bile isteye attığımız kör düğümlerin verdiği motifleri izliyoruz,
gülümseyerek ya da hüzünlenerek.
Peki
ya ilmekleri atma irademizi nasıl şekillendiriyoruz? Şu an meşgul olduğumuz
işin doğruluğuna nasıl karar veriyoruz?
Şahsi
birikimlerimiz büyük oranda bize yol çiziyor aslında. Bu doğdurur yap, o kadın yazmışsa
güzeldir oku; bu dükkan sahibi pek işinin ehli değil, girme… Pekala,
diyelim ki bir mesele hakkında hiçbir tecrübeniz yok. Fakat o konuda kalbiniz aracılığıyla fikir sahibi
olacağınızı söylesem bunu nasıl
karşılardınız?
Kulağa nasıl geliyor, ön yargı ya da batıl gibi mi?
Firâsetten bahsediyorum esasen. Sözlükte anlamakta
çeviklik, hızlı kavrama ve sezgi gücü olarak tanımlanmış. Fakat biz müminler için kavramlar diye bir mesele
vardır ki onlarla zihin dünyamızı inşa ederiz. O halde sizleri uçsuz bucaksız muhtevası olan bir
kavramı, firâseti anlamlandırmaya davet ediyor olmaktan büyük mutluluk duyarım efenim. Belki
birimizin gülümseyerek bakacağı bir kör düğüm atarız.
Firâset
sözlük anlamında da bahsettiğimiz gibi sezgi gücünü içerir.
Şöyle
bir örnekleyecek olursak: Bir mümin bir yazı okuyor diyelim, bir video izliyor
olabilir ya da bir arkadaşını dinliyor da olabilir, esas noktada mümin bir
bilgi aktarımına şahit oluyor. Bu aktarım %80 oranda doğrulardan oluşuyor
olsun, kalan %20’lik alanın yanlışlardan ve şüphelilerden oluştuğunu, aklen anlayamasa da kalben anlıyorsa, o
kişi ferasetlidir deriz.
Burada
etkiliyeci olan şu: Mümin olayı anlamasa dahi söylenenin yanlış olduğunu
biliyor. Çünkü Allah için yaşıyor ve Allah
onu feraset nimeti ile koruyor.
“Müminin
ferasetinden sakınınız. Çünkü o Allah’ın nuru ile bakar.” buyurur Efendimiz
Aleyhisselam.
Mümin
feraseti… İşte burada kavram oluşturuyoruz. Feraset hızlı kavramak manasına
gelebilir, mümin feraseti ise Allah’ın nuru ile bakarak kavramaktır.
O’nun
emrettiği gibi yaşamak azminde isek bakış açımız rızayı ilahi ile filtrelenmiş
ise baktığımız yere Allah’ın nuru ile bakıyoruz. İşte ferasetliyiz.
İşte
sakınılacak bir kavrayışla bakmaktayız hayata! Yepyeni ve düzgün bir ilmek
atmaktayız. Kalbin
yanlışı anlamasından ve ondan uzaklaşmasından, bunun Allah’ın nuru ile bakmak
olduğundan bahsettik.
Peki ya nasıl?
Rabbimiz
Rahman ismiyle bizlere merhamet etmiş ve her şeyi apaçık anlatmıştır ki imanımız
kuvvetlensin. “Yapıp ettikleri
kalplerini kaplayıp karartmıştır.” ayeti kerimesinde olduğu gibi. Ve hayatı
tefsir olan Efendimiz Aleyhisselam bu ayeti şöyle açıklamıştır: “Kul bir günah
işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahından tövbe edip
uzaklaşırsa kalbi arınır. Tövbe etmeyip günah işlemeye devam ederse, o siyah
nokta artar ve nihayet kalbin her tarafını kaplar.”
O
halde her ilmeği dikkatle atalım ki ferasetle nimetlendirilelim ve her ne
durumda kalırsak kalalım motifimizin
yolunu izleyelim. Ne güzel
değil mi? Doğrular gösteriliyor, doğruyu seçmemiz emrediliyor. Bu gayrette
olursak bir de feraset
veriliyor, kalben doğruyu görme melekesine sahip oluyoruz. Rahman isminin
tecellisi bizleri sarıp sarmalıyor.
O
halde dualarımıza feraset ve kalp temizliğini de ekleyerek bu yazıyı
sonlandıralım.
Allah’a
emanet olunuz, En Güzele...
/Verâ
*YouTube:
Feraset nedir? Hikmet Arayışları -270-
*İslam ve
İhsan “Mümin ferasetinden sakının!”
*Mutaffifîn
Sûresi 14.Ayet
*Müslim,
“Îmân”, 231; Tirmizî, “Tefsîr”, 75
*Tirmizi,
Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî, elĞCâmiu’sĞSağir, 1, 24
Maşallah kaleminize sağlık Temiz olup temiz kalmak niyetiyle ♥️
YanıtlaSilAllahumme amin 🤲🖤
Sil