5 Ekim 2022 Çarşamba

Yolun Dönemeçleri Serisi -1- BİR DEM VAR BENDEN İÇERİ


 

BİR DEM VAR BENDEN İÇERİ

Birkaç gündür onu misafir etmenin telaşı vardı üzerimde. İşte birazdan gelecekti ve oturacaktı mutfaktan bozma salonuma. Mekanların da insanlar üzerine etkileri var diyordu, acaba benim salonum onu nasıl etkileyecekti? Onun için serdiğim bej rengi nevresim takımı da etkiler miydi onu? Ya da salatanın üzerine özenle koyduğum zeytinler? 

Ah, ne çok düşündüm.

Ama o her şeyin müspet yanını görürdü. Ve gördüklerini paylaşırdı. Genelde de şaşırırdım bakış açısına. 

İşte kapım çaldı, tuzluğu tezgaha bırakıp koşuyorum kapıya. Sevgiyle kucaklıyor beni. O bana değil de ben ona misafirim sanki. Yüzündeki tebessümü yine yerli yerinde buluyorum. 

Nasıl olduğumu soruyor, içtenlikle cevap bekliyor. Sevmiyor iyiyim deyip geçiştirmelerimi. Dinliyor beni. Ama bu gelişinde ben onu dinlemek istiyorum, anlıyor bakışlarımdan. Yemeğe geçiyoruz.

Bismillah...

Daha önce ona sormuştum. 

Nasıl ferahladı kalbin, nasıl attın dünyayı arkana, nasıl yöneldin Rabbine de seni görmek bir yana düşününce bile günahlardan el ayak çekiyorum. Boş geçirmek istediğim bir vakitte hesap vereceğim gün aklıma geliyor.

Dilim suskun dururken yaprağının gölgesinde atların koşturduğu cennet ağaçları geliyor da aklıma. "Subhanalahi ve bihamdihi!" deyiveriyor dilim. Önüme düşen herhangi bir yazıyı okumuyorum artık. Mü'min öyle her şeyi okumaz demiştin. Tıka basa yiyemiyorum artık. O çocuklar aklıma geliyor, bu yemeği onlara nasıl ulaştırabilirim diyorum. Yine kendimden bahsediyorum ama bu kez seni konuşacaktık. Belki benim bir dönüm noktam da sensin. Peki senin dönüm noktan neydi?

Masayı birlikte topluyoruz o sırada yolculuğunu anlatıyor. Sonra dünya yolcuğunu. İşte soruma cevap geliyor. Son tabağı da yerleştirip karşılıklı oturuyoruz. Biz oturunca pencerenin önündeki kuşlar uçuveriyor. Gülümsüyor yine... Sonra devam ediyor anlatmaya:

"Birkaç yıl önce Rabbimi biliyor ama tanımıyordum. Dünyaya öyle bir kaptırmıştım ki kendimi... Yaptığım iş günah mı mübah mı, düşünmüyordum. Planlar yapıyor ama benim için en güzel planları yapanı unutuyordum. Günlerim çok hızlı geçiyordu ve anlık memnuniyetlerim oluyordu. Devamı gelmeyen samimiyetler... Ve sonra günahlarım beni öyle bir sardı ki bir yangın yerindeydim sanki. Bir ben vardır benden içeri denilen "ben" yanıyordu, yanıyordum! Nasıl duymadım çığlıklarını bilmiyorum. Sıcak suya birdenbire atılan kurbağa? Değildim. Yavaş yavaş suyu ısınan kurbağaydım ben. Günahlara yavaş yavaş alışmamın, "Bu da mı günahmış canım..." diyen egomun cezasını yanarak ödedim. Ben yanarken günahıma ortak olan kimse yoktu yanımda. Saatlerce süren boş konuşmalarımızı, gereksiz tartışmalarımızı, kalbi yoran kahkahalarımızı dinledim zihnimdeki kayıtlardan. Nasıl da sürüklendiğimi hayal ettim.

Ağladım. Ağladım. Ağladım. 

Estağfirullah dedim. 

Rabbim ben bilmiyordum beni doğruya ilet.

Tanımıyordum seni, bu kulunu affet.

Dönmeyeceğim bir daha onlara.

Affet, affet, affet. Beni hidayete sevket. 

Ben tevbeyi de tevbenin kuvvetini de bilmezdim. Bana tevbeyi de Rabbim öğretti. Nasuh tevbesiymiş adı. Bir daha dönmemekmiş. Günahına dönmeyi ölümün bilmekmiş. 

Tevbemden sonra hayatım öyle hızlı değişti ki inanamadım. Etrafımdaki insanlar başka şehirlere gittiler. 

Cıvıl cıvıl arkadaşlarım oldu sonra, onlarla saatlerce konuşmazdık ama konuştuklarımızı gün boyu unutmazdım. Onlar kitap okurlardı bana ya da bir ezgi söylerlerdi. Onlar Rabbimi hatırlatıldı. O vakitler bilemedim ama Rabbim çevremi değiştirmişti. 

İşte şimdi de tüm bunlar için ölene kadar hamdedip teşekkür ediyorum. Bu leziz nimete nankörlük etmek istemiyorum. 

Hatırlamak ve hatırlatmak... Tek derdim bu artık."


Nasuh bir tevbenin meyvesiymiş meğer ondaki meziyetler. 

Nasuh tevbe deyince Tahrim suresi 8. Ayet-i Kerime aklıma geliyor. 

" Ey iman edenler! İçten ve samimi bir tevbe ile Allah’a yöne­lin. Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve sizi içinde ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah Peygamber’i ve onunla berabe­rindeki mü’minleri utandırmayacak, hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşturup yollarını aydınlatır. Onlar da: “Rabbimiz! Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla! Şüphesiz senin her şeye gücün yeter!” diye dua ederler. "

Gülümsüyor bana yine. Onu çok seviyorum Allah için onu çok seviyorum. 

İçimdeki ben dua ediyor. 

Rabbim bizi günah işlediğinde tevbe edenlerden ve tevbesi kabul olanlardan eyle. 

Amin. 

Ben de bir çay koyuyorum.

/Merdümgiriz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...