Sözlerime Kuran-ı Kerim'den bir ayetle başlamak istiyorum: "Nefsini arıtan felaha erdi." Şems, 91
Felah; kurtuluş, iyileşme ve
onma anlamlarına geliyor.
Kurtuluş: Eğer içimizde imandan bir iz taşıyorsak yapar
yapmaz acısı bizi yakan, kalbi yoran ve her seferinde biraz daha karartan, karardıkça
koyuluğundan kör edip kendisini fark ettiremeyen, başta kendimizi ve halka halka
dünyayı kirleten, yaşanılmaz kılan işlerden kurtulmak.
Ve iyileşme: Çeri çöpü temizlenmiş bir toprağa yeni tohumları
ekmek gibi. Yeşermelerini beklemek heyecanla... Evet eğer iyileşmek istiyorsak
önce bizi hasta eden o çöplerden, mikroplardan kurtulmak gerekiyor. Ardından
toprağa ekmeli tohumları, suyunu vermeli, ihmal etmemeli. Mikroptan arındıktan
sonra destek tedavisi vermeli. Beslenmesini güçlendirmeye çalışmalı, hayatını
düzenlemeli. Gazali bu konudan şöyle bahseder: "Nefs tedavisi, onu
rezilliklerden ve düşük huylardan temizleyip faziletleri ve güzel ahlakı kendisine
zerk etmektir. Bu bedendeki hastalıkları yok etmek suretiyle bedeni tedavi edip
onu sağlığına kavuşturmaya benzer." Ve devam ediyor: "Nefsini tezkiye etmek için
eğer nefsin temizlenmiş ise onu koru, meyledici ise itidale çevirerek kuvvetlendir. Nefsin
temizlenmesi bir daha kötü sıfatlara iltifat etmeyecek şekilde olacaktır."
Peki nefsimizi arındırdıktan sonra güzel huyların bizde melekeye
dönüştüğünü nereden anlayacağız?
İfrat ve tefritin arasında mutedil olan güzel huyun nefiste yerleştiği
şöyle anlaşılır diyor Gazali: O huyu gerektiren fiillere bakılır. O fiilden haz
duyuyorsan O fiili gerektiren huy (karakter) sende yerleşmiştir.
Bu noktada “haz alma" aklıma "iştah" kavramını
getiriyor. İnsan iştahsızsa bu birçok hastalığa kapı açar aslında. Yemek istemez
ve vücudu bitkin düşer. Dengeleri bozulur. Ben de kendimi
sorguluyorum: Namaza, Kuran okumaya, Allah'ın (cc) anıldığı sohbetlere, Efendimiz
(sav)’den, sahabeden (ra) bahseden dostlara, kitaplara iştahım ne kadar? Eğer
günah ve gafletle dolduruyorsam günlerimi yavaş yavaş iştahım azalıyor güzel olana. İştahım
azalınca boşluğa kötülük geliyor oturuyor. Bu kötü döngüyü kırmak lazım. Çünkü
bu döngü insana gerçek bir azap. Zira "Kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain
olur" buyuruyor Rabbimiz Rad sûresinde.
Diğer yandan terazinin gaflet kesesi ağır bastıkça
gelebilecek bir tehlike daha var: "Allah'ı unutmuş, Allah’ın da onlara kendilerini
unutturduğu kimseler gibi olmayın! Onlar yoldan çıkmış fasıklardır." diye
uyarılıyoruz.
Eğer nefsimizi arındırmak için elimizden geleni yaparsak, kulu bir adım atarsa ona on adım yaklaşan Rabbimizin bize bir hediyesi var. Gazali şöyle anlatıyor: "Tezkiyeden sonra yerleşen iyi hasretler kalbe gelirse kalp aynasının parlaklığını, nurunu arttırır. Hakkın tecellisi orada parıldamaya, dinde arzulanan istenen işin hakikati ona keşfolunmaya başlar. Resulullah (sav)’in şu sözünde bu kalbe işaret vardır: "Allah hayrını murat buyurduğu kulunun kalbinde bir öğütçü yaratır." Bu ne büyük müjde ne büyük lütuf ne büyük sevinç Allah'ın kalbimize hakkı batıldan ayırabilecek bir öğütçü koyması... Tıpkı şu müjdeli hadisi şerifteki gibi: "Allah-u Teala şöyle buyurmuş: Kulum bana kendisine farz kıldığım şeylerden daha hoş bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Sonunda onu severim. İşte o zaman onun işiten kulağı, gören gözü, sımsıkı tutan eli, yürüyen ayağı mesabesinde olurum. Benden bir şey isterse bunu ona mutlaka veririm. Bana sığınırsa onu mutlaka korurum." Bu mutluluk dünyadaki her şeye bedel değil mi?
Sevgili dostlar, hepimiz kalplerimizi kirletiyoruz. Bir yandan
ayağa kalkmaya çalışsak da bir yandan düşüyoruz. Durağan bir ömür değil bizimkisi, durağan
değil hiçbir yaratılan. Ancak hep daha yükseğe kalkmaya çalışabiliriz. Düşüşlerimiz
daha az yaralayacak cinsten olabilir. Yeter ki ısrarcı olmayalım
hatalarımızda. Bilerek kanatmayalım kendimizi. Biraz daha biraz daha iyiye yol almalı. O'na
kul olmaya, O’nu tanımaya sevmeye geldiğimiz bu dünyada biraz daha yaklaşmalı her fırsatta O’na.
Bu uzun yolculukta, yolda kalabilmeyi, yolun hakkını
verebilmeyi nasip etsin Allah cümlemize. Allah yar ve yardımcımız olsun.
/ Yolcunun Gölgesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder