19 Ocak 2022 Çarşamba

Kalbin Erbaini Serisi -6- SONSUZ

Herkesin bir dünyası var içinde...
Her daim yanında taşıdığı, mevsimlerin yaşandığı, dalgaların coştuğu, fırtınaların koptuğu, çoğu zamanda durulduğu zannedilip tufanların yaşandığı...  
Aslında bilmiyoruz bu âlemi, belki de önemsemiyoruz. 
Acaba unutuyor muyuz aslında en başta hatırlamamız gerekeni?

Kendimiz kirletiyoruz bu dünyayı günden güne, sanki özenle seçiyoruz çöplerimizi. Kördüğümler atıyoruz, çözülmesi meşakkatli. Yaralar açıyoruz durmadan kanayan. Sanki hiç yaramız yokmuş gibi. Araya engeller, yığınlar çiziyoruz. Sanki ressammışız gibi... Susturuyoruz ruhumuzdaki çığlıkları, belli ki o da teslim olmuş artık duyulmuyor sesi, inliyor sadece bir köşede kurtulmayı bekler gibi. Yardım etmiyoruz ona tutmuyoruz ellerinden... Ayaklarının üstüne basamıyor sürüklenip gidiyor bir saman çöpü gibi, akıntı nereye giderse...

Ne kadar haberdarız bu âlemden? Neden çiçekler bitmiyor bu dünyada kokusu etrafa yayılan, güzelliğiyle göz kamaştıran? Ruhumuzun evini kurtarmak için ne kadar savaşıyoruz? Her gece ağlayışlarını neden duymuyoruz. Yalnız bırakıyoruz onu karanlıkta. Neden?  

Her sözümüz her fiil ve davranışımız gönlümüzdeki yaraların varlığını ele veriyor aslında. İtiraf ediyor haykırarak ve bir ışık bekliyor tedavi edilmek için. Gönlümüzdeki hastalıklar günden güne artıyor hatta bulaşıyor yanımızdakine. Ne de çok zarar veriyoruz çevremize en sevdiklerimize.  

Kalbimiz olabildiğince genişleyen ve olabildiğince daralan bir yapıya sahip iken neden daraltmayı seçiyoruz? Yüce Rabbimizin gönüllerimize bağışladığı bu nimeti neden göremiyoruz? Bahanelerin ardına mı sığınıyoruz? Erteliyor muyuz mesela? Yalanlarla mı avutuyoruz kendimizi? Halimizden bihaber olmamızdan mı bu kayıtsızlığımız? Acaba bakıyor muyuz aynaya yoksa kirlendiği için görmüyor mu nefis eksiklerini?

İlk başta kalbin fonksiyonlarını azaltan hatta yok eden kalp hastalıkları bertaraf ederek yolumuza koyulmalıyız. Tövbe ile çıkmalıyız yolumuza, itiraf etmeliyiz kendimize pişmanlıklarımızı. Zira şeytana karşı yeterli mukavemeti gösteremez isek bu hastalıklarla baş başa kalırız. Bunun için kişi öncelikle kalp hastalıklarının farkında olmalı ve saldırıların ne taraftan ne şekilde geleceğini bilmeli ki gönül âlemini şeytanın vesveselerinden, heva ve heveslerinden koruyabilsin. Kur’an’da “İnsanı oyalayan, ahireti unutturan dünyevî arzu ve tutkular” olarak geçen uzun emel; insanın bütün çabasını dünyaya bağlayarak yalnız dünya için uzun ümitler besleyerek özünden uzaklaşmasına, aslını unutmasına sebebiyet veren hastalıklardan bir tanesidir. Bu hastalığın tedavisi sıhhatin muhafazası açısından ilk adımdır ve zorunludur.

Velhasıl sınırlı güç ve imkânlarla yaratılan insan, hırs ve hevesleri bakımından sınırsız isteklere sahiptir. O, kendine verilen ömrün bitmesini hiç istemez. Hz. Âdem'den beri hep daha uzun yaşamak istemiş, ölümden hiç hoşlanmamıştır. Öyle ki, ihtiyarlasa, güç ve kudretten düşse dahi dünya sevgisinde ve uzun emellerinde hiç eksilme olmaz. Eceli çok yakın, ensesinde iken, emeli uzun, gözü de hep uzaklardadır. Başına bir sürü şey gelir, fakat o sürekli emelinin peşinde koşar ve eceli aklına getirmez. Bunu bir örnekle göstermek isteyen Hz. Peygamber bir gün eline iki taş alarak “Şu ve şu nedir biliyor musunuz?” deyip taşları fırlatmış, biri hemen yakına, diğeri de uzağa düşen taşları gören arkadaşları “Allah ve Resûlü (sav) daha iyi bilir.” demişlerdir. Bunun üzerine o, “Uzağa düşen insanın emeli, yakına düşen de ecelidir.” buyurmuştur. [1]

 “Uzun emellerinin arkasından koşup gidenler

Koştukları halde yetişemediler

Zira burnunun dibindeki eceli göremediler

Sonunda da ziyan olup gittiler”

Sonumuzun sonsuz olabilmesi için gönüllerimizdeki çığlıkları duyabilmek için özümüze dönebilmek için unutulanları hatırlayabilmek için temizlemek gerekir her türlü kiri pası. Zira asıl sahibi nasıl girer ki içeri. Güzelleşmemiş, arınmamış, nurlanmamış bir eve kim gelip oturur ki? Teslim edelim asıl sahibine yoksa ziyan olur onun bunun elinde.

 

 /Ruhnevaz


[1] T2870 Tirmizî, Emsâl, 82.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...