8 Eylül 2019 Pazar

SAYGI DOSYASI -4- LGBTİQ+ GERÇEĞİ




Uzun zamandır kaleme almaya çalıştığım yazımı sonunda yazmaya başlıyorum.
Konusu itibariyle beni oldukça zorlayan bu yazımın siz saygıdeğer okuyucularımız için faydalı olmasını temenni ediyorum.
Sizlerle LGBTİQ+ hakkında dertleşeceğiz...

Öncelikle LGBTİQ+’nın ne olduğuna değinmemiz gerekecek.
Hüküm Dergisinin Ağustos 2019 sayısından aldığım tanım şu şekilde:
‘’ LGBTİQ+ farklı cinsel yönelimleri gösteren bir kısaltmadır. L (lezbiyen) kadın olup kendi cinsine cinsel ve romantik ilgi duyan, G (gay) erkek olup kendi cinsine cinsel ve romantik ilgi duyan, B (biseksüel) hem aynı hem karşı cinse cinsel ve romantik ilgi duyan, T (transeksüel) operasyon geçirerek bedenlerini karşı cinsiyetin bedenine dönüştüren, İ (interseks) bedenleri ve üreme sistemleri tam olarak erkek ya da kadın üreme sistemi olmayan, Q (questioning) henüz LGB olup olmadığına karar verememiş bireyleri, + ise kendini herhangi bir cinsiyet kimliğinde tanımlamayan bireyleri ifade etmek için kullanılır.’’
Gökkuşağı renklerinden yola çıkarak LGBTİ+ sembolü bayrağını eşcinsel Gilbert Baker tasarlamıştır. (Hayatımızın en masum dönemi olan çocukluk dönemlerimiz başta olmak üzere severek kullandığımız gökkuşağı sembolünün böyle bir oluşumda kullanılmasını oldukça can sıkıcı buluyoruz.) Bu genel tanımı verdikten sonra konunun ehemmiyeti hissedilir hale gelmiştir diye ümit ediyorum.

İslami pencereden baktığımızda aklımıza ‘’Lut Kavmi’’ gelir doğrudan. Kur’an’da şöyle buyrulmuştur:
‘’ Hani Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz. Kavminin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı.
Bunun üzerine biz, karısı dışında onu ve ailesini kurtardık; o (karısı) ise (helaka uğrayanlar arasında) geride kalanlardandı. Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkârların uğradıkları sona bir bak işte.’’ (A’raf Suresi 80-84)
Bile isteye(!) lezbiyen, gay, biseksüel hayatı tercih etmiş ve yaptığını kendinde hak görenlerin bu ayet-i kerimeleri tekrar tekrar okuyup ibret alması gerektiğini düşünüyoruz.
Neden mi parantez içi ünlem:
Kişilerce bir "tercih meselesi" olarak addedilen bu farklılıklar, aslında tercihten öte maddi manevi yanlış yönlendirilmişlikleri barındırıyor. Şimdi, bu sapkınlıkların normal değerlendirilmesinin altında yatan sebepleri irdelersek: Ergenlik çağlarına gelmiş gençlerin cinsel konulara merakı artıyor. İradesi zayıf ise merakını ve isteğini haram sesler, görüntüler; hayal dünyasını harekete geçiren öykülerle tatmin etmeye çalışıyor. Kontrolsüz ve sağlıksız beslenmesinden; sınav vs. stresinden ötürü bozulmuş hormon dengesi ve tüm bunlara kendisinden önce maruz kalıp da kendini bu kelimelerden biri ile tanımlayıp övünen büyüklere maruz kalması da cabası... 
Tüm bunlarla sürekli sürekli karşılaşan gencimizin merakı artıyor ve bunu kendisi gibi bu iradesizlikten muzdarip, aynı cinsiyetten arkadaşları ile tecrübe etmek kolay ve normal görünebiliyor. (Burada parantez açmak lazım ki faydalı işlerin azlığı batıla meydan verir. Gençlerin gerçek ve ebediyete kadar taşıyabileceği amaçları aşılayan bir çevresi, yakını olmaması da bu cephenin ayıbıdır.) Gencimiz bir iki böyle böyle batağa batarken, bu bataklığı "bir bahçe" sayarsa, tercihini yapıp(!), ileri aşamada saygı duyulması için veryansına başlıyor.
Burda tıbbi bir kavrama değinmek istiyorum. Cinsel kimliğimizi etkileyen en önemli organımız beyindir. İnsanın "özellikle ergenlik çağında" kendi cinsi ile edindiği deneyimler derin bir iz bırakabiliyor.
Nasıl ki ciddi bir üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren insana "Bu burun akıntıların, öksürüklerin var ya; seni sen yapıyor. Ne tedavisi canım, bu bir tarz meselesi..." diyen bir doktor, hastasını zatürreye gidebilecek bir "zulme" sürülüyorsa, bu bireyleri normal görmemiz de onlara zülumdur. Onların bir çok yönden desteklenmesi, irade eğitimi alması, velhasıl kür edilmesi lazım.

Peki vücudundaki anormallikler sebebiyle tam anlamıyla kadın veya erkek olamayan bireyler de bu ayetlerin kapsamına girer mi sorusunu yine Hüküm Dergisi’nin belirttiğimiz sayısından bir kısım ile açıklayalım: ‘’İslam bir muvazene dinidir; ilahi adaleti ve sünnetullahı gözetir. Bu sebeple fiziki olarak doğuştan hem erkek hem de dişilik organına sahip olanları cinsel anlamlarda sapkın tercihlerde bulunanlardan ayrı tutar ve onları ‘hünsa’ başlığı altında değerlendirir. Hünsa, lügatte ‘’kırılmak, kırılıp bükülmek’’ manasına gelen hanes kökünden ‘’kadınsı davranışlar gösteren erkek’’ anlamında bir sıfat olup İslam hukukunda, doğuştan hem erkeklik hem de dişilik organı bulunan erkek mi kadın mı olduğu tespit edilemeyen kişiyi ifade eder. İnsanlarda "milyonda bir" rastlanan bu yapısal bozukluk veya çift cinsiyetlilik (er dişilik) vücutta hem er bezleri hem de yumurtalıkların bulunması, dış üreme organlarının her iki cinse ait özellikler taşıması, hatta hücrelerin bazısında erkek bazısında dişi kromozom çiftlerinin görülmesi şeklinde ortaya çıkar. Bu tür yapısal bozukluk İslami gelenekte tabii karşılanmış ve tabi olacağı dini ve hukuki hükmü belirleyebilmek için bazı kriterler kullanılması ve bazı uyarımların yapılması yoluna gidilmiştir.’’
Bunun dışında hormon bozukluğu veya psikolojik sıkıntılara sahip olup buna binaen lezbiyen, gay, vs. olma eğilimindeki bireylerin uygun bir tedavi yöntemiyle her açıdan tedavi görmeleri; durumlarına çare aramaları gerekir. Bu süreçte de arzularını haram yollarla tatmin etmemeleri, umarız ki Allah katından bir cihattır.

Yazının başında belirttiğim gibi epeydir bu yazıyı yazmaya çalışıyorum ve konunun aslında bir deneme yazısıyla detaylı bir şekilde aktarılmaya müsait olmadığını gördüm. Değinilecek daha epey nokta olsa da amacımız esas noktalara temas etmek idi . Temas edilmesi gereken bir nokta da LGBTİQ+ çatısına girmenin önünü kesmek adına neler yapılabilirdi. Bununla ilgili düşüncelerimizi şu şekilde sıraladık:
1. LGBTİQ+’nın normalleştirilmesine fırsat vermemek. ‘Onur Yürüyüşlerini’ protesto etmek ve bu yürüyüşlere destek olan; sapıklığa destek veren şarkıcı, oyuncu, devlet adamı her kimse fikrine karşı çıktığımızı belirtmek.
2. LGBTİQ+‘ nın ne olduğunu bilmek buradaki + işareti yerine gelebilecek sapkın oluşumların ortaya çıkışını engellemek adına çalışmalar yürütmek, sürekli kontrol içinde olmak gerekir.
3. Bu oluşumun birçok örgütleniş yolu ve yayın organları vardır. Bunları tespit ve ifşa etmek, karşılarına daha güçlü yöntemlerle çıkmak.
4. Çağımızın biricik gençlerine sağlam bir irade eğitimi vermek. Kendi irademizi de güçlü tutmak için çabalamak çözüm yollarımızdan biri olacaktır. Sağlam bir irade için de Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılmak, İslamı yaşamak ve yaşatmak zorundayız.
5. Evlenmesi farz düzeye gelmiş hanım ve erkek kardeşlerimizi bir an önce evlendirmek, şehvetlerine yenik düşerek fuhşiyat ve sapkın düşüncelere dalma risklerini azaltmak diğer bir çözüm önerimiz.
6. Bilinçlenmek. üzerine basa basa vurgulamalıyız ki önce bilinç lazım. Doğru ve güvenilir kaynaklardan faydalanarak LGBTİQ+ tehlikelerini öğrenmek ve öğretmeyi hedef edinmeliyiz.
7. Hangi hataya düşmüş olursak olalım tövbe kapısının daima açık olduğunu hatırımızda tutmalıyız. Hiçbir günah Rabbin merhametinden daha büyük değildir.Belki de LGBTİ’ yi destekledik, belki çirkin işlere daldık zamanında ancak yılmamalı sahih bir tövbe ile önümüze bakmalıyız.

Yazımı sonlandırmadan önce lise yıllarımda "eşcinsellik" ile ilgili yaşamış olduğum bir durumdan bahsetmek istiyorum. 15-16 yaşlarındaydım. Sınıfta samimi olmaya başladığım bir kız arkadaşım vardı. Çok sıcakkanlı ve sevecen olması hasebiyle seviyordum onu. Bir gün okula kolları sarılı bir vaziyette geldi. İki kolunun da iç kısmını dirseğine kadar jiletlemiş. Sebebini sormuşumdur muhakkak ama neler anlattığını hatırlamıyorum. Ama şuna emin olmuştum ki arkadaşımın psikolojik sorunları vardı ve ona yardımcı olmalıydım. Özellikle kendine zarar verme girişiminden sonra uzun uzun telefon görüşmeleri yaptık. İçtiği sigaradan da (ayak bileklerine kadar) kendine zarar verme alışkanlığından da uzaklaşması adına dil döktüm. Yardım etme çabalarım beni dert ortağı olarak görmesine sebep olmuş olacak ki bir sırrını açtı bana, eşcinsel olduğunu söyledi. Eşcinselliğin ne demek olduğunun idrakinde değildim. Normaldir dedim öyle davrandım. Seni hoşgörüyle karşılıyorum dedim, hastalık olarak düşündüm galiba tedavisinin olacağı geldi aklıma. Arkadaşımın iç dünyasının nasıl bir yer olduğunu sırrını paylaştıktan sonra öğrenmeye başlayacaktım. Maalesef arkadaşımdan hayasızca şeyler duymaya başladım. Kendi gibi eşcinsel(!) arkadaşlar bulduğunu, arkadaşının ona edep yerlerinin fotoğrafını attığını söyledi (Affınıza sığınarak konunun ciddiyetinin daha çok farkında olmamız açısından yazıyorum.). Durumun ciddiyetini ve hoşgörünün altında yatan sinsiliği anladım böylece. Süreci çok hatırlamasam da psikologa gitmeye ikna olduğunu hatırlıyorum. Bu yönel(t)iminin hormon tedavisiyle halledileceğini söyledikleri halde kabul etmemiş.Tahminen 15 yaşlarının ortasındaki bir kız cinsel tercihten bahsediyordu. Tedaviyi kabul etmemesine üzüldüm. O sıralar "Twitter" denen bir mecranın varlığından haberdar değildim. Arkadaşım Twitter hesabı açmış ben de açayım dedim, doğal olarak arkadaşımın hesabına göz gezdirdim. Hesabın tamamıyla LGBTİ+ tweetleriyle dolu olduğunu ve LGBTİ+ oluşumunu savunan bireylerin inanılmaz bir dayanışma içinde olduğunu gördüm, afalladım. Arkadaşımın dersleri de bir hayli kötü gidiyordu bu arada. Tamamen cinsel konularda idi ilgisi... İster istemez uzaklaştık.
Ailesinin durumdan haberdar olduktan sonra ne kadar yıkıldıklarını hatırlıyorum. Annesinin okula gidiş gelişlerini, buğulu gözlerini, çırpınışlarını, okuldaki hocalardan medet umuşunu izlemek o kadar acıydı ki. Kızının zihin dünyası son derece kirlenmiş ve sapkın düşünceli insanlar tarafından ipotek edilmişti. Son olarak arkadaşımın sapıklık boyutundaki düşüncesine karşı çıkışımla aramızdaki ipler tamamen kopmuş oldu.
Bilinçsizce hoşgördüğüm durumun kirli yüzünü görünce ortada hoşgörüye değer bir şeyin olmadığını bu işin sapkınlıktan ileri geldiğini anlamış oldum. Arkadaşım ise okul hayatına ara verdi, psikolojik destek aldı. Şimdi nerede ne yapıyor bilmiyorum ama bir zamanlar içinde bulunduğu bu ideolojiden kurtulmuş olmasını ümit ediyorum. Ufacık diyebileceğimiz bir yaşta belki sosyal medyanın, belki okuduğu özenti ve pislik dolu romanların belki de tanıştığı yanlış fikirli insanların etkisiyle istikameti bozulan o kıza şahidim. Bir gencin zihninin tarumar edilişine, bir annenin sessiz çığlıklarına şahidim. Sen de şahit ol Ya Rab! İnsanlığı bu tehlikeden kurtar. Ailemizi, toplumumuzu, Ümmet-i Muhammed'i her türlü hayasızlıktan koru Allah'ım.

İnşaAllah LGBTİQ+ ile ilgili bu yazımız bir nebze de olsa bilinç kazandırmıştır. Biz bilinçlenelim, çevremizi bilinçlendirelim ve bilinç halkamızı genişleterek sesimizi duyuranlardan olalım inşaAllah. Allah'a emanet olunuz.

/Bir Bibliyofil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...