Ufak bir yolculuğa çıkalım sizlerle. En sevdiğim renklerden
beyazı da yanımıza alalım.
Okuduğum şehir Gaziantep'e doğru yol alıyoruz babam ve
kardeşimle. Diğer gün okulum başlıyor. Bu sene 4.sınıf oldum. Hastanede
stajlara başlıyoruz İnșaAllah. Açıkçası tam olarak idrak edemedim hastaneye
başladığımı, ama yarın beyaz önlüklerle hastaneye geçince anlarım herhalde :))
Okula ilk başladığım zaman alışma süreci zor olmuştu
gerçekten. Yeni bir kalacak yer, tanımadığım yeni insanlar, derste bir şeyler
anlatıp anlatıp giden hocalar... Ne işim var burada diye düşündüğüm olmuştu.
Ama beyaz önlüğü giyince "Ya ben doktor olacağım" bu hissiyat bana
çok iyi gelmişti, alışma sürecime çok büyük katkısı oldu. Laboratuvar
derslerinde giyiyordum, şimdide hastanede giyeceğim inșaAllah.
Doktorluk... Hayata gözlerimizi hastanede açarız genelde.
Biz ağlarken etrafımızdakiler șen șakrak haber bekliyordur doktordan. Ve hoş geldin
bebek, sefalar getirdin :) Aile hekimine bir yeni üye daha. Tarama testleri,
aşılar... Büyüdükçe hasta olur, hastaneye gelir. En nihayetinde ölünce de yine
bir doktor muayene eder. Hayatın her aşamasında vardır onlar. İyi davranın
onlara olur mu, biz de güler yüzümüzle, derslerimize kendimizi vererek size en
güzel şekilde hizmet vermeye çalışacağız inșaAllah.
Gaziantep'e gelmemize az kaldı. Yolculuk bitiyor. Ben
küçükken yollardaki beyaz çizgileri takip ederdim. Çok dikkatimi çekerdi. Yol
boyu takip edince de en sonunda midem bulanırdı herhalde :D Bazı yollarda
dümdüz, bazı yollarda kesik kesik çizgiler... Uzaktan bakınca dümdüz gibi
görünür kesik çizgiler, ama yanına gelince her birini birer birer geçeriz.
Sanki hayatımızdan geçen günler gibi. Her ilerleyişinde bir yaşam çizgisini,
gününü arkada bırakır insan. Arabayla her mesafe kat edişinde yolun sonuna
yaklaşır. Hayat yolunda da doğumla beraber geri sayım başladı, yolun sonuna
yaklaşıyoruz, uzaklaşmıyoruz değil mi? Cahit Sıtkı Tarancı ne de güzel ifade
etmiş:
"Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın
olacak. Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali musalla tașında."
Baş rolümüz beyaz renkti tekrar hatırlayalım. Bence
unutturmadım zaten :) Bir sorum olacak sizlere;
Sizce peri masallarında mı kaldı beyaz renk? Saflığın
duruluğun rengi bu dünyamızda yer edinebildi mi? Masallar gerçek değildir
sevgili okur. Saf masumiyet de bulamayız gerçekler dünyasında. İnsan hep bir
noksandır. Kötülüğe meyil eden yanı vardır. Bizim için de oran önemlidir. Kâr
zarar hesabı... Yanına gittiğinizde size huzur veren, varlığı ile ortama değer
katan, bulunduğu yere yük olan değil de yükünü alan insan bence beyazın
temsilcisidir.
Beyaz yürekli insan... Arada siyah noktalar düşer kalbine.
Zira insanın yazgısıdır kirlenmek. Hata edip tövbe etmek. Cenneti kazanmaya
geldik buraya, yaşamaya değil. İmtihan edileceğiz elbet. Kötüye meyil etmesek
nasıl imtihan olur ki? İşte kalbe düşen bu siyah noktalardan rahatsız olup onu
temizlemeye çalışan beyaz yürekli insandır. Bembeyaz yüzü olmasa da yüreğinin
beyazlığı yüzüne de yansır, en güzel yüzlü insanlardan biri oluverirler. Onlar
az sayıdalar ve sevginin de emeğe ihtiyacı var. Beyaz yürekli insanlara sahip
çıkın :) Sizin de beyaz yürekli insanlardan olmanız duasıyla...
/Müberra
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder