17 Ekim 2020 Cumartesi

Değerlerimiz Serisi -5- HAYAT GEÇİDİNDEKİ YOLDAŞ


Arkadaş….

Upuzun bir yol... Derin, dolambaçlı... Bazı yerleri tehlikeli, acı dolu; bazısı ise rengarenk çiçekli...

Bir yol düşünün ki adı hayattır. Bizim serüvenimizdir. Bu yolda elbette ki ailemiz, dostlarımız ve daha niceleri yoldaşımızdır çoğu zaman ama arkadaş ki yoldaşlık sıfatına en çok yakışandır. Hatta öyle bir şey ki yoldaş denince akla ilk arkadaş gelir. Düşünsenize, yaşamdan ölüme sizle... 

Peki söze şöyle devam edeyim belki daha basit olur hem de gireceğim konuya kapı açmış olurum: “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” Evet, çoğumuz bu cümleyi duymuştur, çoğu zaman kullanmıştır da. Peki biz kullanırken ya da duyarken hiç üzerinde durduk mu ya da derinlere inip acaba bu bize ne ifade ediyor diye düşündük mü? Ben açıkçası tekrar tekrar duydum, anladım da ama hiç dönüp de arkadaşlarıma bakmadım. "Aman ne olacak, sonuçta ben kendimi biliyorum. Kötü arkadaş ya da şöyle diyeyim kötü alışkanlıkları olan bir arkadaş sana ne yapabilir ki?" Evet, arkadaşlar size bedenen veyahut fiziksel olarak direkt bir şey yapmaz ama bunun bir de psikolojik ve sosyolojik boyutu var maalesef. Dinen de baktığımızda sürekli salih kişilerle birlikte olmamız tavsiye ediliyor. Ve dua ederken de muhakkak salih kişilerle karşılaşmak için dua ederiz. 

Kuran'da geçen: “Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: 'Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur.' Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.”(1), “Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.”(2) ayetlerinden de anlaşıldığı gibi... 

Bir arkadaş ne olursa olsun yanında bulunduğu kişiyi kendi huyu üzerine çevirir. Dolayısıyla Kuran'da geçen bu ayetlerde bize Allah ve Allah dostlarını dost edinmemiz tavsiye edilmiştir ki iki cihanda da gerçek dostluğu ve sevgiyi yakalayabilelim.

Kişi sevdiğiyle beraberdir. O vakit biz de güzel dostlar edinelim ve onlara iyi davranalım. Kalplerini kırmayalım, onun kötü ya da iyi günlerinde yanında olup kırgınlıkları, küskünlükleri uzatmayalım. Çünkü küskünlükleri uzatmak kibre yol açar. Şahsımıza karşı yapılan hataları affedelim. Arada bir hediyeleşmeyi de ihmal etmeyelim. Bu tip şeyler sevgi bağını kuvvetlendirir. 

Bir şeyi pay ederken en güzelini karşımızdakine vermeliyiz. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam da bir dostuna bir şey verirken her zaman en güzelinden verip buna da dikkat etmiştir. İnşallah biz de buna bir peygamber sünneti olarak uygulayıp dostluklarımızı daim edelim. Yumuşak huylu olun. Gölgesinde dinlendiğiniz dalı incitmeme düsturu olsun bizde. Çünkü bu dünya, ebedi yolculuğumuzda gölgesinde gölgelendiğimiz bir ağaç misali değil midir?

Belki bu gibi öğütlerle bir çok yerde karşılaşıyoruz. Hatta belki bıkıyoruz. Ama denildiği gibi bu dünya bir tarla yani bu dünyada yaptığımız ve yapacağımız her şey öbür dünyadaki yerimizi belirler. Onun için bu tip konuların aslı ve ehemmiyetinde olmak lazım... 

Bir arkadaş size gaflet gözlükleri takıp ölüme kadar size bu pencereden baktırabilir. Dünyada Allah’ın tecelli ettiği ve yaratılıştaki mucizevi şeylere sizi kör edip asıl kulluk görevimizi unutturabilir. Siz ne kadar iyi olursanız olun arkadaşınız kötü olduğunda emin olun size de bazı kötülükler cazip gelecek ve gittikçe iyiliklerinizden taviz vermiş olacaksınız. Ne demişler, iyi olman yetmez yanındaki de iyi olursa iyi kalmayı becerebilirsin. Mesele iyi olmak da değil iyi kalabilmektir. Öyle ki salihlerle birlikte olup onlarla haşrolunmayı Rabbim hepinize nasip eylesin inşallah. Salih dostla beraber olmak demek, kötülüklerden alıkoyulmak demek, attığı her adımda onların yolunda yürümek demek. 

Arkadaşlıkta da yukarıda dediğim gibi öncelikle salih olanı dilemeliyiz. Ondan sonra bu arkadaşla çıktığın yolda sorumluluklar başlar. Dost deyince aklınıza sadece herhangi bir yerde tanıştığınız birileri gelmesin. Bazen bir anne bazen bir abla bazen de küçük bir kuş yavrusu dostunuz olur hatta Kuran da çokca zikredildiği gibi Allah'ı dost edinmek değil midir en güzeli? Peygamber Efendimiz Aleyhisselam vefat ederken Rafik-i Ala’ya yani En Yüce Dosta diyerek vefat etmiş. Bir başka mesele ise ne olursa olsun, bir insan etkileşimde olduğu canlı cansız fark etmeksizin her şeye karşı bir sorumluluk içindedir. Çünkü dünyada zerre miktarınca dahi olsa her şey Allah'ı zikretmekte ve cansız olsa dahi bir ruhu ev sahipliği yapmaktadır. Onun için insanoğlu her şeye karşı her daim sevgiyle yaklaşıp sevgiyle davranmalı ki kalbinde sonsuz sevgiyi yakalayabilsin. 

Çok hoşuma giden bir kıssayı sizle paylaşmak isterim. Bir gün Üftâde Hazretleri, müridleriyle berâber bir kır sohbetine çıkmıştı. Emri üzerine bütün dervişler kırın en güzel yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirdiler. Ancak Kadı Mahmut Efendi’nin elinde sapı kırılmış, solgun bir çiçek vardı sâdece... Diğerlerinin ellerindekileri neşeyle hocalarına takdîminden sonra Kadı Mahmut, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği Üftâde Hazretleri’ne takdîm etti. Üftâde Hazretleri diğer mürîdânın meraklı bakışları arasında sordu:

“–Evlâdım Mahmut! Herkes demet demet çiçek getirdikleri hâlde sen niçin sapı kırık, solgun bir çiçek getirdin?”

Kadı Mahmut edeple başını önüne indirerek cevap verdi:

“–Efendim! Size ne takdîm etsem azdır. Ancak hangi çiçeği koparmak için elimi uzattıysam, onu “Allâh, Allâh” diyerek Rabbini zikreder bir hâlde buldum. Gönlüm onların bu zikirlerine mânî olmaya râzı gelmedi. Çâresiz ben de elimdeki, zikrine devâm edemeyen şu çiçeği getirmek zorunda kaldım.”(3)

Kıssadan da anlaşıldığı gibi ince ruhluluk ve Allah sevgisine bağlılık her durumda kendini belli eder. Ve hayattaki düsturunuz artık o olmuş olur. 

Konuyu biraz dağıttım affınıza sığınarak toparlamak ve arkadaşlık hukukuna dair şu düsturu da dile getirmem gerektiğini düşünüyorum: "Kişi kendisi için istemediğini başkasına da istemememelidir."

Yine söylemeden edemeyeceğim, İslam o kadar güzel ve ince ruhlu ki... Eğer biz müslümanlar olarak İslamı gerçekten anlayarak yaşarsak hayatımız da ahiretimiz de rengarenk çiçekli bir bahçe olur. 

Evet Sevgili Dostlar, inşallah konuyu güzel bir şekilde aktarıp kalbinize dokunabilmişimdir. 

Güzel dostlar biriktirmeniz duasıyla… 

/Rosalinda

1: Bakara Suresi, 120. Ayeti

2: Maide süresi 56.ayeti

3: Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...