26 Ekim 2020 Pazartesi

MÜ'MİN TURNUSOLU



Müslüman  bu mu demek? 

Gerçekten böyle mi yaşamalıyız? 

Hayata bakış açımız mı yanlış? 

Yoksa biz mi bu hayatı zorlaştırıyoruz?

Bu işin aslına bakarsanız bence cenneti, hiç var olmamış dar sokaklarda arıyoruz

Peygamber Efendimiz Aleyhisselam şöyle buyurmuştur; 

"Dünya müminin zindanı, kâfirin ise cennetidir." (Müslim, Zühd, 1) 

Düşünürsek İslam mı bizleri bu zindana mahkum ediyor? Yoksa, rahat ve ferah koşullarda yaşayabilecekken, biz mi zorlaştırıyoruz bu koşulları? Zorlaştırdığımızı düşünmüyorsak eğer, peki neden bu kadar ağırlık hissediyoruz? Sabrımızı neden şu ana aktaramıyoruz? Çünkü sabrımızı daha çok geçmişimize ve geleceğimize sarf ediyoruz. İçten içe kendimizi yiyoruz . Halbuki şu anın, şu dakikaların, şu saniyelerin kıymetini bilsek olmaz mı? Düşünsenize Kirâmen Kâtibîn melekleri her anınızı zaten kaydediyor ve geçmişi kaydetmiş durumda. Şimdi ise aldığın her nefesini mühürleyip kaydediyor. Gün boyu aklına gelmeyen ve sanki vücudunun bunu yapması zorunluymuş gibi hissettiğin nefesinin bile aynısını tekrar alamazken, dünya hayatı için bu kadar yıpranmaya değer mi? Kendimize ve çevremize bu kadar zarar verdiğimize değer mi? İnsanları hor görmeye, aşağılamaya, iltimaslara göz yummaya, çaktırmadan rüşvet almaya, çocukların tacizlerini umursamamaya ya da dilsiz yaratılan onca canlıya eziyet etmeye, dövmeye, sövmeye değer mi? 

'Yoksa bizler fark etmeden değdi mi?'

Bilmiyorum ama artık kendimize bir dur demenin zamanı geldi. 

Allah kuluna kâfi değil mi? ( Zümer 36) 

Bize kafi olacağına söz vermiş olan Allah'a neden güvenmeyiz ki? Rızkı patrondan bekleriz, namaz için vaktim yoktu deriz, zekat için olan parayı bir yıl dolmadan  elden çıkarayım deriz, biz hep bir şeyler  söyleriz ama gerçekten bir mümin böyle mi yaşamalı? Bu dünyaya sadece bunlar için mi gönderildik? Yiyip, içmek, gezmek, tozmak, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak... Bize öğretilen değerlerin hakikatleri ve kıymetler bunlar mı? Yoksa gerçekten Merhum Arif Nihat Asya’nın dediği gibi:

"Bize bir nazar oldu, Cumamız pazar oldu,

Bize ne olduysa, hep azar azar oldu."  

Sizler de böyle düşünenlerden misiniz?  Biraz oku. Sonra mezun ol. Evlen. 4 oda 1 salonlu ev için bir ömür çalış. Yetmezmiş gibi oturtmaya kıyamayacağın 40 bin liralık salon takımı al. Oturma odasına asmış olduğun TV’nin karşısına geç. Aptal dizilerin beynini kıyamasına müsaade et. Çocuk yap. Çocuğunla ilgilenmek yerine eline tablet ver. Ama sen tüm vaktini israf et. O da yetmezmiş gibi namazları terk et. Çocuğunu büyüt. Evlendir. Aynı hayatın onunda yaşamasını izle ve öl! Gerçekten istediğimiz, her gün hayalini kurduğumuz toz pembe evler böyle mi?  İstediğimiz hayat bu mu? Biz bu muyuz?

Lütfen kendinize gelin ve artık şu cümlelerin ardına sığınmaktan vazgeçin: “ Ne yapalım, hayatın şartları bunları gerektirdi ve biz de böyle yaşadık.” İnanın bu yalana artık kargalar bile gülmüyor. Bir hakikat var ki inansak da inanmasak da gözler önünde: ölüm! Hepimizin kapısını iyi ya da kötü çalacak olan ölüm. Belki şu satırları okuduktan sonra seni bulacak olan ölüm. Peki biz buna ne kadar hazırız? Nasıl yaşadık şu ana kadar? Ölüme kendimizi ne kadar hazırladık? Ömrümüzden belki 20, belki 30 yıl geçmiş ama bizler 1 lezzet için 10 tokat yemeği yeğlemişiz.  

Akıl etmez misiniz? (Hud.51) ve ardından Yahya b. Muaz'ın sözü çınlatıyordu semayı: "Men arafe nefsehu fekad arafe Rabbehu. / Nefisini bilen, Rabb’ini bilir."

Öyleyse kendini bilmek ne mühim şey değil mi ? Çünkü Rabb’e giden yol, kendini bilmekten geçiyor. Peki kendimizi ne kadar tanıdığımıza karar vermek için şimdi terazinin başına geçip kefenin bir ucuna biz oturalım. Ardından bir bir  altta bırakacağım özelliklere artı-eksi koyalım.  Ne kadarı bizde mevcut, ne kadarı mevcut değil tek tek bakalım ve bugün kendimizi biz sınayalım. Unutmayalım ki bu sınavda kopya serbest. Kuran-ı Kerim yanı başımızda ama elbette nefis de yanı başımızda. Bediüzzaman Said Nursî'nin dediği gibi: "Dost istersen Allah yeter. Düşman istersen nefis yeter." (Sözler, Yirmi Üçüncü Mektup.) 

Bugün nefislerimize galip gelmek için kefenin ucunda biz oturalım ve  ne yapmak istediğimize biz karar verelim. Onun esiri olmayalım. O’nun (c.c) kulu olalım. Ümmete hayırlı bir evlat olalım! 

Şimdi sıralayacağım özellikleri nakış nakış, ilmek ilmek, kendimize dokuyup, bir yandan sorgulayalım. Biz ne haldeyiz? Hangi kefemiz ağır basıyor? Bu yaşımıza kadar neler biriktirmişiz? Hep birlikte eğri oturup doğru konuşalım. Bir kez daha tövbe kapısını çalıp bu özelliklerin tamamını vücudumuza zerk ettirelim. O halde besleme ile bu işe başlayalım. Gerçek benliğimizin ve fıtratımızın ne olduğunu bulalım.

BİSMİLLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM 

• Müminler ancak Allah'a kulluk ederler. O'ndan başka zihinlerinde ilahlaştırdıkları hiçbir varlık yoktur. (Fatiha Suresi, 1-7; Nisa Suresi, 36)

 • Allah'tan korkup-sakınırlar. Allah'ın yasakladığı veya rızasına aykırı olan bir şeyi yapmaktan çok çekinirler. (Al-i İmran Suresi, 102; Yasin Suresi, 11; Tegabün Suresi, 15-16; Zümer Suresi, 23)

 • Yalnızca Allah'a güvenirler. (Bakara Suresi, 249; Tevbe Suresi, 25-26)

 • Allah'tan başka hiç kimseden korkmazlar. (Ahzab Suresi, 39)

 • Allah'a şükrederler. Bu nedenle ekonomik yönden darlıkta ya da bollukta olmaları onlara herhangi bir üzüntü ya da böbürlenme vermez. (Bakara Suresi, 172; İsra Suresi, 3; İbrahim Suresi, 7)

 • Kesin bilgiyle iman etmişlerdir. Allah'ın rızasını kazanmaktan dönmek gibi bir düşünceye asla kapılmazlar. Her gün daha şevkli ve heyecanlı biçimde hizmetlerini sürdürürler. (Hucurat Suresi, 15; Bakara Suresi, 4)

 • Kuran'a kuvvetle bağlıdırlar. Tüm hareketlerini Kuran'a göre düzenlerler. Kuran'a göre yanlış olduğunu gördükleri bir tavırdan hemen vazgeçerler. (Araf Suresi, 170; Maide Suresi, 49; Bakara Suresi, 121)

 • Sürekli Allah'ı anarlar. Allah'ın herşeyi gören ve işiten olduğunu bilir, sürekli Allah'ın sonsuz kudretini hatırda tutarlar. (Al-i İmran Suresi, 191; Rad Suresi, 28; Nur Suresi, 37; Araf Suresi, 205; Ankebut Suresi, 45)

 • Allah karşısında acizliklerini bilirler. Mütevazidirler. (Ancak bu, insanlara karşı aciz görünmek ve ezik tavırlar sergilemek demek değildir.) (Bakara Suresi, 286; Araf Suresi, 188)

 • Her şeyin Allah'tan olduğunu bilirler. Bu nedenle hiçbir olay karşısında telaşa kapılmaz, her zaman serinkanlı ve tevekküllü davranırlar. (Tevbe Suresi, 51; Teğabün Suresi, 11; Yunus Suresi, 49; Hadid Suresi, 22)

 • Ahirete yönelmişler, asıl hedef olarak ahireti belirlemişlerdir. Ancak dünya nimetlerinden de faydalanır, dünyada da cennet ortamının bir benzerini oluşturmaya çalışırlar. (Nisa Suresi, 74; Sad Suresi, 46; Araf Suresi, 31-32)

 • Sadece Allah'ı ve müminleri dost ve sırdaş edinirler. (Maide Suresi, 55-56; Mücadele Suresi, 22)

 • Akıl sahibidirler. Her an ibadet bilincinde olduklarından sürekli dikkatli ve uyanıktırlar. Devamlı olarak müminlerin ve dinin lehine akılcı hizmetler yaparlar. (Mümin Suresi, 54; Zümer Suresi, 18)

 • Tüm güçleriyle Allah adına inkarcılara, özellikle inkarcıların önde gelenlerine karşı büyük bir fikri mücadele verirler. Hiç yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler. (Enfal Suresi, 39; Hac Suresi, 78; Hucurat Suresi, 15; Tevbe Suresi, 12)

 • Hakkı söylemekten çekinmezler. İnsanlardan çekindiklerinden dolayı gerçeği açıklamaktan geri kalmazlar. İnkar edenlerin haklarında söylediklerine, alay ve saldırılarına aldırmazlar, kınayıcıların kınamasından korkmazlar. (Maide Suresi, 54, 67; Araf Suresi, 2)

 • Allah'ın dinini tebliğ etmek çeşitli biçimlerde insanları Allah'ın dinine davet ederler. (Nuh Suresi, 5-9)

 • Baskıcı değillerdir. Merhametli ve yumuşak huyludurlar. (Nahl Suresi, 125; Tevbe Suresi, 128; Hud Suresi, 75)

 • Öfkelerine kapılmazlar, hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar. (Al-i İmran Suresi, 134; Araf Suresi, 199; Şura Suresi, 40-43)

 • Güvenilir insanlardır. Son derece güçlü bir kişilik sergiler, etraflarına da güven telkin ederler. (Duhan Suresi, 17-18; Tekvir Suresi, 19-21; Maide Suresi, 12; Nahl Suresi, 120)

 • Baskı ve zulüm görürler. (Şuara Suresi, 49, 167; Ankebut Suresi, 24; Yasin Suresi, 18; İbrahim Suresi, 6; Neml Suresi,49, 56; Hud Suresi, 91)

 • Zorluklara katlanırlar. (Ankebut Suresi, 2-3; Bakara Suresi, 156, 214; Al-i İmran Suresi, 142, 146, 195; Ahzap Suresi, 48; Muhammed Suresi, 31; Enam Suresi, 34)

 • Zulümden ve öldürülmekten korkmazlar. (Tevbe Suresi, 111; Al-i İmran Suresi, 156-158, 169-171, 173; Şuara Suresi, 49-50; Saffat Suresi, 97-99; Nisa Suresi, 74)

 • İnkarcıların saldırı ve tuzaklarıyla karşılaşır, alaya alınırlar. (Bakara Suresi, 14, 212)

 • Allah'ın koruması altındadırlar. Aleyhlerinde kurulan tüm tuzaklar boşa çıkar. Allah, onları tüm iftira ve tuzaklara karşı koruyarak, onları üstün kılar. (Al-i İmran Suresi, 110-111, 120; İbrahim Suresi, 46; Enfal Suresi, 30; Nahl Suresi, 26; Yusuf Suresi, 34; Hac Suresi, 38; Maide Suresi, 42, 105; Nisa Suresi, 141)

 • İnkarcılara karşı tedbirlidirler. (Nisa Suresi, 71, 102; Yusuf Suresi, 67)

 • Şeytanı ve yandaşlarını düşman edinmişlerdir. (Fatır Suresi, 6; Zuhruf Suresi, 62; Mümtehine Suresi, 1; Nisa Suresi, 101; Maide Suresi, 82)

 • Münafıklara karşı mücadele eder, münafık karakterlilerle birlikte olmazlar. (Tevbe Suresi, 83, 95, 123)

 • İnkarcıların zorbalıklarına engel olurlar. (Ahzab Suresi, 60-62; Haşr Suresi, 6; Tevbe Suresi, 14-15, 52)

 • Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket ederler. (Şura Suresi, 38)

 • İman etmeyenlerin gösterişli yaşantısına özenmezler. (Kehf Suresi, 28; Tevbe Suresi, 55; Taha Suresi, 131)

 • Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler. (Hac Suresi, 41; Kasas Suresi, 79-80; Nahl Suresi, 123)

 • İbadetlere titizlik gösterir, namaz, oruç ve benzeri ibadetleri dikkatle yerine getirirler. (Bakara Suresi, 238; Enfal Suresi, 3; Müminun Suresi, 1-2)

 • Çoğunluğa değil, Allah'ın verdiği kıstaslara uyarlar. (Enam Suresi, 116)

 • Allah'a yakınlaşmak, örnek bir mümin olmak için gayret sarfederler. (Maide Suresi, 35; Fatır Suresi, 32; Vakıa Suresi, 10-14; Furkan Suresi, 74)

 • Şeytanın etkisine girmezler. (A'raf Suresi, 201; Hicr Suresi, 39-42; Nahl Suresi, 98-99)

 • Atalarına körü körüne uymazlar. Kuran'a göre hareket ederler. (İbrahim Suresi, 10; Hud Suresi, 62, 109)

 • İsraftan kaçınırlar. (Enam Suresi, 141; Furkan Suresi, 67)

 • İffetli davranırlar ve Allah'ın istediği şekilde evlenirler. (Müminun Suresi, 5-6; Nur Suresi, 3, 26, 30; Bakara Suresi, 221; Maide Suresi, 5; Mümtehine Suresi, 10)

 • Dinde aşırılığa kaçmazlar. (Bakara Suresi, 143; Nisa Suresi, 171)

 • Fedakardırlar. (İnsan Suresi, 8; Al-i İmran Suresi, 92, 134; Tevbe Suresi, 92)

 • Temizliğe dikkat ederler. (Bakara Suresi, 125, 168; Müddessir Suresi, 1-5)

 • Müminlerin arkasından konuşmaz, kusurlarını araştırmazlar. (Hucurat Suresi, 12)

 • Haset etmekten kaçınırlar. (Nisa Suresi, 128)

 • Allah'tan bağışlanma dileyenlerdir. (Bakara Suresi, 286; Al-i İmran Suresi, 16-17, 147, 193; Haşr Suresi, 10; Nuh Suresi, 28)

Sadakallahul Azim

Selam ile dua ile kalın.

/Hüma Asaf

8 yorum:

  1. Elinize sağlık kendimize gelmemizi sağlayan bir yazı olmuş. 💜

    YanıtlaSil
  2. Yahu iyi ki varsınız, açıp tekrar tekrar okunası bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Kalemize sağlık. Müminin sorgulaması gereken başlıca şeyleri anlamak için güzel bir deneme örneği olmuş.. Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  4. Ekran görüntüsü alarak okudum. Allah razı olsun yazandan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum... <3 Sizlerden de razı olsun Sevgili Okur. :)

      Sil

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...