12 Ağustos 2020 Çarşamba

Kariyere Dair -1- KAF DAĞINDAN BİR HEKİME

 

Selamün aleyküm Sevgili Okurlar

            Covidli bir günden daha merhaba diliyorum sizlere, sağlıklı günleriniz olsun. Rüyadaymışız gibi geçiyor günler. Sevdiklerine sarılamamak, rahatça gezememek, misafir ağırlayamamak… Sahip olduğumuz birçok nimetin aslında bizler için ne kadar değerli olduğunu hissettirdi bu süreç. Rabbim bir an önce bu rüyadan uyandırsın, maskelerden kurtarsın ve daha güzel, hâyırlı günler nasip etsin.

 

          Bu yazımda sizlere dilimin döndüğü, kalemimin yazdığı kadar geleceğe dair ne planlıyorum, kariyer adı altında ne düşünüyorum... Bunları yazacağım inşallah.

 

         Küçük yaşlarımda keskin hedeflerim, keskin kurallarım vardı geleceğe dair. İlk hedefim iyi bir yere gelmek yani iyi bir kariyer yapmak idi. Ama yıllar beni olgunlaştırdıkça dünyanın kaç bucak olduğunu gördüm :) ve en önemlisi dinimize vâkıf olmaya başladıkça ‘sadece kariyer yaparım’ fikrinin yanlış olduğunu anladım. Yani kendimizi sadece bilime, ilime adamak değil; aynı zamanda çevremizle, akrabalarla, eş dost ile de ilgilenmemiz gerektiğini anladım. Çünkü Rabbim hiçbir şeyde aşırıya kaçmamamızı istiyor.

Gelecekte ne olacağım, ne yapacağım diye sık düşünürdüm. Sonra anladım ki, biz ne kadar plan yaparsak yapalım Rabbimin planlar üstünde bir planı var, bunu unutmamalıyız. Bizim yapmamız gereken bir yol haritası belirleyip elimizden geleni yaptıktan sonra En Yüce Yaratıcıya, Rabbimize teslim olmak.

         

           Eveeet, biliyorsunuz ki ben tıp okuyorum, 5. Sınıfa geçtim. Rabbim nasip ederse ileride hafız doktor olarak insanların şifâsına vesile olmak istiyorum.

Tıp fakültesine başlarken hangi uzmanlık alanını seçeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu (DİPNOT: Tıp fakültesinde 6 sene bittikten sonra TUS adındaki dünyanın en zor sınavlarından birine giriyorsunuz ve aldığınız puana göre bölüm seçiyorsunuz). 1. sınıftayken çevremden sen Cildiyeci ol, Kadın Doğumcu ol… diye istekler geliyordu. :) Tabii herkes kendi derdine göre bölüm söylüyordu. Ben ise: "Asla Kadın Doğumcu olmam." diyordum. İşte insan büyük konuşmamalıymış. 2. Sınıfta Doğum Fizyolojisi dersinde vuruldum Kadın Doğuma… Rabbim ne kadar yüce yaratmış, hayretle dinledim dersi. Derste hocamız annelerin ne kadar kıymetli olduğunu, onları üzmememiz gerektiğini bir kez daha vurguladı. Öyleydi zaten, biz çocuklarına anneler ömürlerini adıyordu. Doğum öncesi, doğum sırası, doğum sonrası. Hepsi ayrı mucize ve hepsi aslında bir anne için ayrı bir zahmet. İnşallah o zahmet rahmete dönüşür.

Neyse, dersten sonra eve gittim ama hâlâ şoktayım, bir yandan hayranlıklar içindeyim. Evde anneme farklı bi' gözle bakmaya başladım. Biz çocuklarını ne kadar önemsediğini, bizler için ne kadar çok şey feda ettiğini düşündüm durdum. Ve anladım ki: "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadisi ne kadar anlamlı, ne kadar ince bir hadis. İşte bizim Peygamberimiz (s.a.v).

O günden sonra Kadın Doğum doktoru olmaya karar verdim. Ama bu fikrimi çok dillendirmedim çünkü söylediğim zaman çok zor bir alan olduğunu, ileriki aile hayatımı da düşünerek yazmamam gerektiğini söylediler. O nedenle bir müddet, soranlara henüz uzmanlık alanımı belirlemedim dedim. Ama bir yandan da araştırmalar yapmaya başladım.

Bu fikrim için ehil kişilerle istişare etmem gerektiğini düşündüm. Ve Rabbim bu konuda da bana çok yardımcı oldu. Elhamdülillah. Gaziantep’te okuyan bir tıp öğrencisi olarak 3. Sınıfın nisan ayında çok sevdiğim, değer verdiğim, Youtube’dan takip etmeye çalıştığım Dr. Salih Selman hocamızın çok değerli eşi Dr. Şule Selman hocamızla tanışma fırsatı yakaladım. Tanımayanlar Google amcaya sorup bilgi alabilirler bu değerli şahsiyetler hakkında. Şule hocamız Kadın Doğum doktoru, ben de internetten araştırmıştım. Sonra nisan ayı içerisinde arkadaşımla İstanbul’a gitmemiz söz konusu oldu. Gitmişken Şule hocamızla da tanışmak, onunla istişare etmek istedim. Bir şekilde ona ulaşmalıydım. 

Sevdiğim, değer verdiğim bir doktor ablama yazdım bu mevzuyu. Sağolsun hemen yardımcı oldu ve Şule hocamızla irtibat kurduk. Muayenehanesine gittik, onunla tanıştık, muhabbet ettik. İlk başlarda doğal olarak mesafeli bir sohbet oldu, sonuçta tanımadığı iki insan vardı karşısında... Ama sonra muhabbet öyle bir koyulaştı, öyle bir samimi ortam oluştu ki; zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Vedalaşmak da zor oldu. Bize çok güzel nasihatlerde bulundu, yol gösterdi. Rabbim ebeden razı olsun kendisinden. Oradaki konuşmalarımızın hepsini yazıya dökmek zor ama birkaç önemli cümlesini aktarayım: "Bir şeyi gerçekten gönülden isterseniz, Rabbiniz o istediğiniz şeyi karşınıza çıkarır." Evet, gönülden isteyip Rabbimize teslim olmalıyız. Bunun en görünür örneklerinden biri de ta Anteplerden kalkıp İstanbul’da Şule hocamla görüşebilmemdi. Çok istemiştim, iyi ki de tanımışım O'nu. Tabii diğer bir mevzumuz ise Kadın Doğum ihtisasıydı. İleride aile hayatı, çalışma hayatı nasıl olur diye istişare ettim: "Fıtratına bak, bazı insanlar çok narindir; en ufak yorgunlukta hasta olurlar. Sen nasılsın, sorgula kendini.Eğer yoğunluğu kaldırabileceksen Kadın Doğum yazmalısın. Bu alanda kaliteli dindar doktorlara ihtiyacımız var" dedi. İleride aile hayatı için ise: "Rabbim bir şekilde yardım ediyor çünkü sen O’nun rızası doğrultusunda ilerlemeye çalışacaksın, önemli olan ailenle çok vakit geçirmek değil, kaliteli vakit geçirmek." dedi. Bu kavram da kulağıma küpe oldu: ‘’KALİTELİ VAKİT "

Velhasıl, bu konuşma fikirlerimi daha da belirginleştirdi. Artık bir karar vermiştim. Uzmanlık alanı ne düşünüyorsun diye sorduklarında: ‘’ Kadın Doğum düşünüyorum inşallah." diyorum. Artık gizli tutmamamın, söylememin sebebi: vazgeçmemek. Dilimle söyleyeyim ki kalbim de tasdiklesin. Ben böyle söylüyorum ama Rabbim en iyisini bilir, henüz bölüm düşünmek için zamanım var, fikrim değişebilir, şekillenebilir. Ama şu an için böyle düşünüyorum.

 

        Kendimi sorgulayınca hayattaki zor olan şeylerin beni yanına çektiğini düşünüyorum. Çünkü bir yandan asla bırakmamam, unutmamam, daimi tekrar etmem gereken Kur’an’ım, diğer yandan zor bir fakülte olan Tıp. İlerisinde ise yoğun bir ihtisas: Kadın Doğum. E bir de aile hayatı…

Bunları düşününce aklıma şu cümle geliyor: ‘’Cenneti kazanmak kolay değil ki, sen niyet et, çabala, teslim ol. Rabbim sana en hâyırlı kapıları açacaktır.’’

Yazım inşallah istifadeli olmuştur. Rabbim her birimizi en doğru yola ulaştırsın ve bizlere bu zorlu yollarda yardımcı olacak, kolaylaştıracak hâyırlı yoldaşlar nasip etsin’. AMİN.

VESSELAM...

/Zümrüd-ü Anka 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...