13 Ağustos 2020 Perşembe

Kariyere Dair -2- İNSAN MERKEZLİ KARİYER



Selamünaleyküm dostlar,

Daha önce de sizlere İngilizce Tıp serüvenimden bahsettiğim gibi şimdi de Allah’ın izniyle tıp hayatından ve bu konu hakkındaki  düşüncelerimden bahsedeceğim. 

Aslında bakarsanız benim bu konudan bahsetmem için en az 4 ya da 5. Sınıf olmam gerekiyor lakin yolun başında olanlara daha yakın biri düşüncelerimi sizlerle sohbet edercesine paylaşmak istiyorum. 

Öncelikle ben 3. Sınıfa yeni geçiş yapmış bulunmaktayım ve bilmeyenler için söyleyebilirim ki 3. Sınıf belki de gerçek anlamda tıpa geçiş demektir. 1. Sınıfta daha çok tıpa alıştırma niteliğinde olan dilimler bulunurken 2. Sınıf biraz sizi zorlayacak seviyeye geliyor diyebilirim. Çünkü 2. Sınıfta insan denen sanatsal varlık ile ilgili fizyolojik ve anatomik her türlü ayrıntıyı öğreniyorsunuz. Tabi buna sadece zor deyip geçmek istemiyorum belki siz çoğu kişiden 2. Sınıf zor diye duyacaksınız ama emin olun ki öğrenilen onca bilginin verdiği mutluluk onun zorluğunu hiç hissettirmeyecek bile... İnsan vücudunun işleyişi bizi inanılmaz bir hayrete düşürüyor. Yaradana hayranlık duyuyoruz. Aslında bakarsanız Tıp bilimi  kainatı anlamlandırmanıza bir merdivendir. Allah’ın kainatta yarattığı en küçük bir zerrenin bile hikmeti olduğunu anlayıp tefekkür ettirir. 

İnsan ise Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.”*  ayetinde geçtiği üzere yaratılmışların en şereflisidir. Elbette ki onda Allah’ın büyüklüğünü ve güzel isimlerinin anlamını buluruz. İnsan içinde bir kainat barındır. Tıp bilimiyle bu kainatın sırlarını öğrenip kainatta bulunan varlıklarla insanı özdeşleştirip yorumluyorsunuz.

           Rabbim 2. Sınıfı tefekkürle bitirmeyi tüm Tıp öğrencilerine nasip etsin inşaAllah.

           Ben 1. ve 2. Sınıfı ana hatlarıyla anlatmaya çalıştım ama bunun ne kadarını başardım bilemiyorum. İnşaAllah sizlerin kalbine dokunmuşumdur. Bence asıl önemli olan kalbe güzel şekilde dokunabilmektir. Kalp insanın en güzel yanı bunu hem bir tıp öğrencisi olarak hem de bir gönül dostu olarak söylüyorum.

          Şimdi henüz varamadığım bir sonraki durağım olan 3. Sınıf için duyduklarımı ve düşüncelerimi aktaracağım. Zaten 4, 5 ve 6. sınıf ise uzak bana. Gerçi çoğu kişi Tıp uzun bir süreç diyor ama ben böyle düşünmüyorum. İnsanın en güzel yılları bir şeyler öğrendiği yıllar, öğrencilik  yıllarıdır. Bir de ben bir yıl hazırlık okudum ama zaman su gibi geçiyor. 3. Sınıf olmuşum hazırlık yılları daha dün gibi aklımda... Bu sözler size ne kadar inandırıcı gelir bilmiyorum ama Tıp serüveni benim için gerçekten öyle... Seviyorsanız hızlı geçer. İnsanın sevdiği yerde zaman durmaz uçar ya hani, bir sevdalı için bu yol da aynen bu şekilde... 

         3. Sınıf kabaca "hastalık bilimi" dediğimiz patoloji ve "ilaç bilimi" dediğimiz farmakoloji bir de mikrobiyolojiden oluşuyor yani doktor olmaya daha çok inandığınız ya da doktor gibi hissettiğiniz bir yıl diyelim. Tabii sonraki sınıflar daha bir heyecanlı ve dolu dolu geçiyordur. Ondan sonrası ise TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) serüveni...  Bu sınava girmek zorunlu değil tabii. Girmezseniz sağlık ocaklarında ya da acillerde pratisyen hekim olarak ya da  çalışabilirsiniz. Ama bu biraz yorucu olabilir. Onun için çoğu arkadaş girmeye çalışır, doğal olarak ben de girmeyi düşünüyorum. 

         Peki hangi branşta uzmanlaşmak istersin diye sorsanız sanırım buna net bir cevap veremeyeceğim çünkü tabiri caizse işin içine daha girmedim ama gönlümden cerrahlık geçiyor. Tabii korkularım var. Yapabilir miyim yapamaz mıyım bilemiyorum. Gönlümde olan başka bir dal ise Kadın Doğum ama ondan da emin değilim. Birazcık da Pediatri(Çocuk Doktoru denebilir:) istiyor canım yani anlayacağınız daha hiçbir şey kesin değil. Ama ne olursa olsun iyi bir doktor olmak ve hakkıyla bu işi yapabilmek istiyorum. Ama şöyle de bir şey var, sadece doktor olmak istemiyorum. Hayatta her şeye farklı gözle bakıp daima merak içinde olmak istiyorum. Çünkü bazen bir hastaya bile başka bir mesleğin gözünden bakınca daha iyi çözümler üretilebiliyor. Yani hayata farklı pencerelerden de bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bu belli ölçüler dahilinde yapılmalı aksi takdirde yolu kaybederiz. Yani gri bölgede yaşayıp kendi yolunda ilerlemektir hayat, hangi dalda olursa olsun. Kainatta Allah’ın yarattığı zenginliklerden en güzel şekilde yararlanıp başkalarının da yararına sunmalı... Bu şekilde baki kalanın sanatıyla biz de baki şeylere imza atarız belki. Yani her şeyi Allah yolunda harcayıp Allah yolunda vermeliyiz. Her adım O'nunla ve O'nu hatırlamakla olmalı... Ve hayatta her daim öğrenci kalmalı, evet öğrencilik yılları bu açıdan çok daha güzel çünkü fazlaca bilgi ediniyorsunuz. Okuldan öte hayattan ve çevrenizdekilerden de. Demem o ki hayatta hep öğrenci kalmayı başarmalı insan çünkü Allah’ın yarattıkları sınırsızdır. İnsanın bildikleri sınırlı ve bu sınırsızlığa bir kapı aralığı bırakmalı ya da bir pencere açmalı…

   /Rosalinda

*Tin Suresi 4.Ayet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hanım Sahabelerimiz Serisi -3- Hz. Ümmü Seleme Bint Ebi Ümeyye (ra)

  DİRAYET TİMSALİ ÜMMÜ SELEME BİNT EBİ ÜMEYYE ( R.A) Hayatından kısaca bahsetmeden önce belirtmek isterim ki sahabe efendilerimizin hayatlar...